30 Mart 2015 Pazartesi

Kankam Evlendi.

    Mart ayının sonları geliyor.Neşenin, mutluluğun ve eski bitişlerle yeni başlangıçların kesiştiği kavşakta ben, eski arkadaşımı, kardeşim kadar yakın kankamın evlendiğini gördüm.Güzel bir düğün, güzel bir etkinlik ve gecede, canım arkadaşım sevdiği kızla hayatını birleştirdi.

    Düğün, şehrin neredeyse dışı olacak bir yerde ki, büyük bir otelde gerçekleştirildi ve o akşam otelin diğer birkaç salonlarında da, başka düğünler vardı.Ne bereketli bir otelmiş diye düşündüm.Hatta, bir süre önce bir tanıdğım da bu otelde evlenmiş.

    İstanbul, ulaşımıyla zor bir şehirdir bilirsiniz.Bu yüzden otele vardığımda bu yeni aşıkların “Evet-Evet” kısımlarını söylerlerken salona girdim.Şahitlerin, esprili yaklaşımları ve bu yeni genç çiftimizin olağanüstü dansları ile çok güzel bir giriş hazırladılar bizlere.Öğrendim ki, damat ve gelin bu dans için özel olarak ders eğitimi almışlardı.Kardeşimden beklerim, eğer olacaksa en iyisi olmalıydı tabii ki.Giriş, en önemli kısım idi, bunun için masama gidip tanışma ve selam fasıllarını erteledim.Dans bittikten sonra, bir diğer ilk danslar yapıldı.Gelin babası ile, damat ise annesi ile ve onlara diğer masalardan eşlikler geldi.Başlarda kalkmadım çünkü grip yüzünden hem kendimi iyi hissetmiyor hemde dansa hazır hissetmiyordum.Sonunda ortalık sakin iken gittim ve damadın annesi ile babasına yıllardan sonra yeniden selam verdim.Tabii ki geleceğimi biliyorlardı çünkü damat beni şahsen aramıştı ve emindi geleceğimden.Aslında, bir önceki günün verdiği yoğunluk ve yorgunluk yüzünden az kalsın gidemeyecektim, hasta  halimle kalktım gittim.

    Takımımdaki ufak bir sorun yüzünden, düğüne daha bir sportif gittim.Gerçi böyle durumlar için, bu durumların uzmanı Barney’in bile rahat bir düzine takımı bulunuyor.Aynısını bende yapmalıyım, elimin altında iki takım her zaman bulunmalı sanırım.Buna bir ara dikkatle kafa yoracam.
Benim masamda tanıdık olarak, bir tek Hocamın Oğlu vardı yanında sevgilisi-yada nişanlısı tam emin olamadım şimdi- onun dışında masadaki diğer arkadaşları pek tanımıyordum, ama tanışma fasıllarında uzman olduğum için hepsi ile tek tek tanıştım.Bir tanesinin takımı beni oldukça etkilemişti, ki aynısından yada ona paralel bir takım kombinasyonu oluşturmak isterim.Bu sözünü ettiğim arkadaş ise, bir dans  uzmanı.Nedimelerin masasında, neredeyse hepsini sahneye kaldırdı ve her birinde farklı bir konsept&tema sergileyerek dans etti, tabii tüm salon sallandı,çoştu ve eğlendi.Sanırım bu, yüksek derecede bir özgüven patlaması olarak tarif edilse gerek.Gerçi, Hocamın Oğlu’ndan öğrendiğime göre, damat bile, o “Evet” kısmında o kadar yüksek derecede gergindi ki, yüzünden belli oluyordu.

    Masamızda, fark ettim ki bir yada iki kişilik yer daha vardı, merak ettim acaba onlardan biri memleketten gelecek olan diğer kardeşimizin yerimiydi?Eğlence sırasında damat ile birkaç saniye de olsa yakın durabildim ve bana hemen söyledi, memleketteki kardeşimizin son dakikada gelemediğini ve buna da –benim gözümden- sanırım üzülmüştü.Çünkü damat bizleri aramıştı, gelip gelemeyeceğimize dair.Kaç damat düğününe gelecek insanların arasında gerçekten önem verip arar?Gerçi buna bir cevabım yok, bir araştırmam lazım.
    Her düğünün bir özelliği, bir karakteri, kendine özel bir ânı vardır.Kankamın düğününde, bir sürü güzel şey gördüm.Anne ve baba, salona yakın bir odada çocuklar için özel bir kısa video hazırlıyorlardı, tam ben ayrılmak için onlara iyi akşamlar dilemek için.Duvarın kenarından baktım da fark ettim anne ve baba oturmuş, güzel bir video röportajı yapıyorlardı.Hepsi olmasa da, birkaç cümlelerini duydum, ve çok etkilendim.Bir hatıra bir miras olarak çocuklara kalacak ufacık bir video olsada, değeri çok büyüktür.Salonun girişinin hemen yanında anı defteri vardı.Defteri, ayrılırken fark ettim ve bende bir katkıda bulunmak istedim.Sonuçta kankamın düğünü için kalkıp geldim.Basit birkaç soru ile bu gençleri soruyordu defter bana.Kendimle ilgili düşüncelerimi ve onların yıllar sonra nerede ve ne zamanda olacaklarını cevapladım.Bir parça anıda benden kalsın diye, kankama eski ismini armağan olarak deftere yazdım.

    Düğün sırasında aslında çok frekanslı bir radyo vericisi gibiydim.Gerçi böyle güzel etkinliklerde bir parçam tiyatro sahnesi gibidir.Sahnemde karakterimi oynarım ama arkada sözlerimi sorgular, senaryolarımı tekrar tekrar gözden geçiririm.

    Bu düğünde de ara ara o moda girdim.Gözlerim düğünü izlerken, kafam soruların arasında dolanıyordu.Bir düğünün kaça patlayacağı, ilk dansın nasıl olması gerektiğini ve ilk dans müziğinin seçimi, evet-hayır sırasındaki gerginliği azaltmanın yöntemi, düğünde nasıl görünmek gerektiğini, …v.b gibi soruların arasında dolaşmaktan aklımı, labirentte peynir arayan bir fare gibi kaybettim bir ara.Damat kankam, kız istemeye gittiklerinde yanında babası da varmış elbette.Şimdi adetleri yada gelenekleri bir kenara koyarsak, sevdiğiniz kızı istemeye nasıl gidersiniz?Yada kiminle gidersiniz?Cevap büyük ihtimalle baba olacaktır, veya dede belki.Kızı istemeye gidecek olan kişinin öncelikle aklı başında ve o sorumluluğu alacak biri olması öncelikli.Ve gidilecek kişi sayısı da önemlidir.Damadın anne babası varsa kardeşleri ve aile büyüklerinden 1-2 kişi, kısaca bu sayı en fazla 6-7 kişi olmalıdır.Bu liste sanki bir alışveriş listesi gibidir ve bitmezde bitmez.Sonuçta bu listeye el atıp değiştirmek de bize düşmez, sonuçta bu bir gereksinim listesidir ve geleneklere göre yapılması hem kız hemde erkek tarafı için önemlidir.

    Ben ne yapabilirim o zaman bu durumda?Kız istemeye gidecek olursam eğer-inşallah tabii –ki yanımda kimi götüreceğim?Benim babam rahmetli, aile büyüğü olarak iki dedemde rahmetli, doğal olarak erkek nüfusu yok denecek kadar az.Bir tek dayı ve amca var, onlarında bu büyük sorumluluğu kabul edip etmeyeceklerini de açıkçası bilemiyorum.Bir aile büyüğü olarak, bir erkeğin o gün orada olması zorunlu elbette, sanırım ben bu noktada bir rakam yenik oluyorum.

    Bir büyüğüm demişti, düğünler genelde, damat ile gelinin arkadaşlarının da tanışması için bir temeldir.Sağdıçlar ve nedimeler tanışırlar, onlarda danslarını ederler ve yeni bir aşk ateşi orada, o pistte alevlenir.Bu o zaman, bir düğüne gitmek olmuyor, güzel kızları avlamak oluyor.
    Ben oraya kız avlamak yada tavlamak için gitmedim.Kankamın mutlu günü için gittim, bir kısmet çıkarsa da eğer, hayırlısı olsun dedim.Olmadı.Üzülmeli miyim yoksa ümidimi yitirmeli miyim?Çünkü evlilik, eskilerin dediği gibi öyle kolay olan bir şey değil artık.Kusursuz işleyen bir saat gibi olmalı bu süreç, yörüngeye gönderilecek bir roket gibi her detayı atlanmadan her ayrıntıya bakılmalı ve bunu benim şu anda yapacak imkanım, ne yazık ki yok.Artı, nedimeler masasındaki tüm bayanları teker teker dansa kaldırıp her birinde farklı konseptte dans sergileyen o eleman gibi bir özgüven patlamasını da şu anda yaşayamam, çünkü o kadar güçlü değilim.

    Güzel yada Çirkin olmak değil burada önemli olan, birbirlerine karşılıklı değeri verecek iki farklı etken olmalıdır önemli olan burada, tıpkı Ay-Güneş gibi,Ying ve Yang gibi,pozitif-negatif gibi, ve Güzel ve Çirkin gibi,…Bunlardan biri olabilirim, ama eşim için diğeri de olmalıyım.Önce bir arkadaş olmalıyım ki sonra sevgili ve sonunda saygıdeğer bir eş olabileyim.Baba ve dede olmak onlar farklı birer hayat basamakları, şimdi sırası değil.

    Benim için evlilik, ötesini göremediğim bir deniz şu anda.Benim için evlilik, büyük değişimin henüz gerçekleşemediği bir dönemeç.Benim için evlilik, doğacak olan Güneş’in henüz doğmamış olduğu bir ufuk çizgisinin ötesi demek.Benim için evlilik,…

    Yinede mutluyum, çünkü kankam evlendi.Kurdele’nin bir parçasını yutmaya kısmetim olmadı, yinede hayırlısı ufukta ne ise o olsun biz geride kalanlara.

    Kankama ömür boyu mutluluklar.

Hiç yorum yok: