8 Mayıs 2013 Çarşamba

Hıck-Hıck-Hıck

    Neredeyse tüm insanlar bulunan bir durumdur hıçkırmak.Pek çok kişiye göre çok sinir bozucu bir durumdur ve ortamı son derece rahatsız eder.Ancak kişinin elinde değildir ona engel olması.Nasıl engellesin garibim?Hele hele nöbete kapılmışsa, çık işin içinden...
    Öğrendiğim kadarı ile, yani tıbben hıçkırığı oluşturan durum midedeki gaz miktarının olağan seviyenin üstünde olmasında kaynaklandığı olarak anlatılıyor.Rahmetli dedem ise şöyle tarif ederdi, doğal olarak yemek yerken lokmanın yanında bir parça havayıda lokma ile birlikte mideye göndeririz ve bu hava mide özsuyu ile tepkimeye girince, mide içinde beklenenin üstinde gaz birikmesi olduğunu ve bununda solunum yolların belli aralıklarla tetikleyerek kişinin hıçkırmaya başlaması olarak dışarı vurması ile tabir ederdi.Şimdi hangisi kesin olarak bunu açıklıyor ona bende oy veremiyorum ama hıçkırma eyleminin bir noktadan sonra kişinin gerçekten kendisini bile rahatsız edecek duruma geldiğini çokda iyi biliyorum.Buna hem kendim olarak şahidim, hemde kıçkırığını bıçak gibi kestiğim bir arkadaşımda denediğimden şahidim.
    Efendim, eğer siz hıçkırığa kapılmışsanız yapacağınız gayet belli.Bir kese kağıdının içine hava alıp verir gibi yapın.Vücut yeterince oksijen alamadığını sanıp hıçkırık yavaşça geçiyor.Yada dayanabildiğiniz kadar hava almadan durmaya çalışın, buda hıçkırığı kesmeye uygundur.
    Peki karşınızda biri hıçkırıyor ve bir türlü durduramıyor ise?O zaman birazcık tiyatroculuk ve yalandan minik bir oyun oynayacaksınız demektir.
    Karşınızdaki kişiyi korkutun.Evet, evet korkutun, öyle filmlerdeki gibi değil ama bir şekilde kafasını dağıtın.Kafanın dağılması ile oluşan tedirginlik ve endişeli düşünme o sırada vücudun odağını öyle bir kaydırıyor ki, kişi hıçkırığının kesildiğini bile fark edemiyor.
    Buna çok güzel bir örnek verebilirim kendimden.Üniversitede okuduğum yıllarda, bir arkadaşım bizde hep beraber yemek yedikten sonra her zamanki gibi televizyon başında iken birden hıçkırık krizine tutuldu ve uzunca bir süre de o şekilde kaldı, ki bu hem onu hemde bizi rahatsız etmeye başlamıştı.İşi dalgasına vurup da ne yapsak diye düşünürken, ben cesurca öne atıldım ve arkadaşıma sordum. "Kardeşim, sen dün benim cüzdandan beş lira mı ne almıştın hani, bana sormuştun sende var mı diye?Sen onu aldın kullandın dimi?Ha bende unutmayım da sana sorayım dedim!!" diye cümlemi söyledim ve bizim eleman anında surat soru işaretli ve hemen düşünce modunda, nasıl yani ne zaman beş lira aldı yada ne için aldı filan durumlarında.Herhalde anlamıştır dediğim halde, arkadaşım aradan bayağı bir dakika geçmesine rağmen hıçkırığının kesildiğini hâla fark edemeyince ona şunu sordum, "Kanka, geçti mi?Düzeldi mi?".Tabii o da neyin geçtiğini sordu ve ve sorusunun cevabını anında kendinde buluverdi.Geçmişti, ama kendi o anda başka bir şeye odaklı olduğundan fark edememişti, bana teşekkür edeceğine, dalgasına şu soruyu yöneltti ve gülmekten kırıldık. "Nasıl yaptın lan?Nasıl geçirdin hıçkırığımı?"
    Cevap basit, yalandan korkuttum seni ve anında geçiverdi hıçkırığın.

Hiç yorum yok: