8 Mayıs 2013 Çarşamba

Güneşli Günde Streslimi Olunur?


    Nihayet soğuk ve karlı günlerimiz geride kaldı ve sıcak günleri karşılamak için dolaplara yönelip yazlıklarımızı, mayolarımızı, havlularımızı ve sandaletlerimizi çıkardık.Geriye ne kaldı?Ruh halimiz.Ama onu da yola koymak kimi zaman sıkıntı yaratıyor öyle değil mi?Strese girdiğimiz çok olur, eh insan hali her zaman keyfimiz yerinde olamıyor.Şartlar yada insanlar birden bire kişinin moralini bozabiliyor.
    Hayat kusursuz değil bir kere, bunu bilelim, çevremizdeki insanlar mükemmel değiller.Tabii ki bizde.Yan sınıftaki delikanlı çok yakışıklı siz değil diye üzülmeyin, gerek var mı?Yakışıklı ama falan filan bilgisini zerre bilmiyor, ne tesadüf ki o bilgiyi siz çok iyi biliyor ve günlük hayatta uyguluyorsunuz.Yada yan ofisteki bayan oldukça seksi, tüm ofis onunla bir akşam yemeği yemek için birbirini yiyor diye düşünüyorsunuz belki de.Tamam seksi olabilir, estetikli vücut ve çekici bir giyim tarzı vesaire, ama bir fark ediyorsunuz ki, baş başa iken o seksi bayan birden öküzleşiyor yada hiç istemediğiniz bir özelliğini keşfediyorsunuz.Kimse kusursuz değildir.O yüzden bazı şeyler olmuyor diye strese sürüklemeye hiç gerek yok hayatınızı.
    Ufak olsada etkili olacak yöntemler ile hayatımıza neşe katalım:
  1.Herşeyi belleğinize kaydetmeyin, bırakın bazı şeyleri not defteriniz taşısın.Bir söz yada bir konu yada bir arkadaşınızın doğum günü.Önemli günler veya parolalarınız yada telefon numaraları bir köşede yazılı dursun.
  2.Sabır, sabır ve sabır.Sabretmeyi bilin, mesela biri ile görüşeceksiniz bekletebilirsiniz yada bekleyebilirsiniz.Özellikle bu bekleme konusunda herkese tavsiyem Tom Hanks’in Terminal filmini öneririm.
  3.Büyük şeylerin sıkıntıları ve sorunlarıda büyük olur ve bu her zaman böyle gitmiştir.Bölün, büyük işi, onlarca küçük işe bölün, hem bu sayede odağınızı bütüne yöneltmektense belirli kısımlarına yöneltir, işi parça parça bitirmiş olursunuz.
  4.Ne kadar planlı olmaya özen göstersek de evdeki hesap çarşıya her zaman uymaz tabii.Buna rağmen elinizin altında planınız bulunsun.Mesela uçağa yetişecem diye bir saat önceden çıkmayın, üç-dört saat önceden çıkın.Bir saat önceden çıkıpda alanda takılı kalan çok yolcu gördüm inanın.Mesela, işleri son dakika gölüne bırakmayın.Son dakika da ilham ve azim gelecek olsa bile işin yetişme ihtimali yinede imkansızdır destek alacak olsanız bile.Geleceğiniz planlı olsun.
  5.Çalışmayan veya sürekli tamir edildiği halde hala aksilik çıkaran eşyalarınız mı var?Atın, atın gitsin.Anı yada hatıra diye elinizde kalması mı gerekiyor?Hem yaşam alanınızda yer açmış olursunuz, çünkü çok fazla eşya ile dolu bir ortam bile bir noktadan sonra kişiyi psikolojik olarak boğma noktasına getirir.
  6.Herşey kötü olacak diye bir kural yok.Tamam başınıza bir olay geldi, ancak bunun sonu illa kötü yada kötülükler ile mi dolmak zorunda?Hayır.Diyelim ki uçağınızı kaçırdınız, kaçtı gitti ve sizde önemli bir iş görüşmesini ve bir arkadaşın önemli gününe gidemiyeceksiniz, ama gelin görün ki sizle aynı uçağı kaçıran birkaç insan daha var ve bir bakmışsınız ki onlar ile ileride çok sağlam arkadaşlıklarınız olmuş, hatta aralarından biri ilerde hayatınız aşkı olan eşiniz çıkıyormuş,…daha neler neler.Her talihsizliğin arkasında kötü bir şey bulmayın.İyi yönleri de inceleyin.
  7.Biz insanlar uyandıktan sonra tam gün boyunca fişimiz takılı mı duruyoruz?Hayır, uyuyoruz.Telefonlarımız, bilgisayarlarımız yada diğer elektronik ekipmanlarımız çevremizi kuşatmış durumda ve onlar sürekli olarak açık duruyorlar.Yeri geldiğinde onlarıda kapatmaktan korkmayın.Neden mi?Belki serin ve ferah bir duş almak isteyeceksiniz, belki kız arkadaşınızla romantik bir DVD gecesi yaşamak isteyeceksiniz, hatta belki o akşam onunla birlikte olmak isteyeceksiniz.Böyle bir durumda, sözün gelimi Nirvana’ya ulaşmak için yoldayken, DanngggGG diye bir mesaj sesi,e-posta sesi yada bir cevapsız arama ile bölünmesi, o muhteşem hazırlanmanızı nasılda yerle bir edecektir.Kapatın cebinizi, arayanın kim olduğu zaten mesaj olarak geliyor zaten.Sonra ararsınız siz.
  8.Çok mu masa başında çalışıyor ve yorgun olduğunuzu hissediyorsunuz?O zaman kalkın şöyle bir ofis içinde yürüyün, yada bir plaza içindeyse ofisiniz birkaç dakika izin isteyin ve birkaç katı dolaşın ağırdan.Hem bacaklarınız açılır hemde kafanız azda olsa dağılır.
  9.Stresli durumlarda soluk alış verişimiz hızlanır ve az nefes alırız.Bu da kaslarda gerginliğe de sebep olabilir.Derin derin nefes almaya çalışın.
10.Konuşun, arkadaşlarınızla konuşun.Her fikri ve düşünceyi insanın içine atması kötü bir şeydir.Bunlaın da yeri gelir dışa çıkartılması gerekir.Konuşun, paylaşın ve dertleşin.
11.Duş veya banyo yapmak, gerginliği düşürecek en iyi silahlardır.
12.Negatif etkileden uzak durun, her durumda meseleyi pozitif olarak ele almaya gayret gösterin.
13.Her zaman tek bir insana yada işe odaklayın beyninizi.O anda ne başka insana, nede başka meseleye yönelmeyin yada bölmeyin ortamı.Dikkatiniz dağılmasın.
14.Gün içinde kendinize dinlenmek için, sessiz ve sakin bir zaman yaratmaya özen gösterin.İnsanın kendini dinlemesi kendi sessizliğinde, yatıştırıcı bir etkendir.
15.Baktınız hiçbirşey olmuyor, canınız sıkılıyor.Size bir tavsiye vereyim, açın bilgisayarınızı yükleyin bir oyunu.Aklınıza ne geliyorsa, 24 saat boyunca beyniniz "Shut Down" moduna girene kadar da oynayın ve bir güzel sıfırlayın kendinizi.
16.Su ile her zaman temas halinde olmaya önem verin, çünkü su evrendeki en değerli hayat kaynağıdır ve bizim bile içimizde bulunan bir elementtir.Malum, Yaz mevsimi de yaklaşmakta şu anda, atın kendinizi serin sulara yakıcı Güneş'in altında.Tabii dikkatli olmak şartı ile.Ha imkanım yok mu diyorsunuz, efendim sokun kendinizi duşun altına vurun sonuna kadar soğuk suyu, atın üstünüzdeki tüm yükü birkaç dakika da olsa.Sudan korkmayın, onunla bir bütün olun bırakın o gerekeni yapsın.
17.Diğer bir element olan ateşten de söz etmemek olmaz.Ateş elementi can yakıcı gibi görünmesine karşılık, o da dört temel elementten biridir ve hayat verir.Kendinizi çaresiz ve içinizde büyümekte olan bir boşluk varken mi buldunuz?Hemen yanan bir ateşi izlemeye başlayın ve bırakın onun içindeki reaksiyonun farkına bile varmadan, sanki bir mucizeye şahit olduğunuzu hissedin.Bunu bir arkadaşım üniversitede iken önermişti.Tabii üniversite yurtlarında bu etkiyi verecek şömineler bulunmuyordu.O da bana mum alevini önerdi ki birlikte oturduk izledik.Açık konuşayım ilk başta ne olduğunu yada gördüğümü anlamadım.Sadece yanan bir ateş vardı karşımda.Bunun süprizini siz arkadaşlarıma saklasam daha iyi.
    Efendim, hayat su gibi akmaya devam ediyor.Kimi gelir sakin bir dere yatağında ilerleriz, bir nokta gelirki şelaleye doğru yol alıyoruz.Kriterlerimiz, arkadaşlarımız, imkanlarımız ve şartlarımız bizi nereye yada kime götürecek onu bilemeyiz çünkü seçenekler sınırsız, kesin bir rakam koyamazsınız ortaya.Bu kadar sınırsız seçeneği tabii ki biz insanların bünyeside kaldıramaz.Elinizden gelenin iyisini yapın, o anda imkanınız olan en uygun seçenek ne ise onu yapın.Kendinizi kimle yada neyle mutlu hissediyorsanız onunla olun.
    Ve son olarak, bir babanın kızına söylediği şu sözcüğün değerini unutmayın:
"Yaşa!!"

3 yorum:

Rüzgar Everest dedi ki...

çok güzel yazı olmuş Nihat dostum! gerçekten güzel yöntemler.sağol!

Unknown dedi ki...

Hocamın oğlu, bunlar benim bildiklerim, kim daha ne gibi ekstrem ve ilginç yöntemler vardır.Bir ara birlikte oturup araştıralım. :-))

Rüzgar Everest dedi ki...

olur uyar bana.