15 Aralık 2011 Perşembe

Şehrin içinde bir şehirdir: Kadıköy

Nerden baksam hergün yolum düşüyor bu meydana.Sabahı ayrı bir tonda, akşamı yada öğleni ayrı bir tonda, yüzlerce insanla birlikte akıp gidiyor.
Bir gün durup da şu meydanın sesini dinlemek istemedim.Acaba, arada bir artan insan kalabalığından dolayı mı?Mümkündür, çünkü İstanbul sınırları içerisinde bazı belli başlı yoğun trafik noktalarından biri konumunda Kadıköy.Mesela, İstanbul'un en kilit bölgelerini birbirine bağlayan Metrobüs hatlarının son durağı Söğütlüçeşme'dir, Kadıköy'ün hemen arkası yani, onun dışında, en güzel çay bahçelerinin ve en doğal ve güzelinden yaşanan romantizm yüklü aşkların yaşandığı Moda hemen yanıbaşında kalır, Kadıköy'e ve ona yukarıdan bakan Çamlıca tepelerinin hemen arasında kalan Acıbadem bölgesi-ki Acıbadem Cadde'sine, Anadolu yakasının 2. BAĞDAT Cadde'si derler- ise hemen hemen arkasında yükselir.
İstanbul gibi büyük bir metropolde, burası gibi merkezi konumlara yakın olmak gerçekten bulunmaz bir fırsat.En fazla 10 dakika da, evimden Kadıköy'e ulaşmış oluyorum.Ve sadece bir otobüsle iş yerimede ulaşabiliyorum.Hatta, kaderin bir oyunu olsa gerek ki, ilk aşkımın evi bile Kadıköy meydanına yalnızca 1-2 kilometre uzaklıkta.Ne kadar birbirimize yakınmışız ki haberimiz yokmuş.En son hatırladığım kadarı ile Moda'da oturuyordu o.Gerçi aramız onca zamandan sonrada açılmış olduğu için pek görüşmeyiz onunla,...
Konuyu saptırmayalım, eski defterleri pek kurcalamaya gerek yok.Biz Kadıköy'e geri dönelim...
Meydanın bir kötü tarafı, trafik.Karacaahmet tarafından gelen tek yol, bazen o kadar çok tıkanıyor ki, bazı zamanlar meydana ulaşmak vasıta ile 30 dakikayı buluyor.Otobüs şoförleri de, yılların rallicileri ancak, o yolu bazen öyle usta zig-zaglarla alıyorlar ki, 2-3 dakika da bile meydana ulaştığımız oluyor.
Her akşam uğrarım Kadıköy'e, bugün akşam da yine son durağımız orası.

Hiç yorum yok: