Bir Kasım ayı daha arkamızda kalıyor ve ufukta 2012 yılı görünmeye başlıyor bir ay sonra.Son derece önemli bir yıla gireceğiz çünkü pek çok insana göre, 2012'de ne kadar küresel çapta kıyamet ve Dünya'nın yok oluşu senaryoları varsa gerçekleşeceğine dair büyük bir inanç var.Meşhur Maya takviminde ki Aralık-2012- şunun şurasında daha zaman var, ama şimdiden insanlar ne kadar arıza düşünce ve fikir varsa hepsini, film, belgesel yada kitap olarak medyaya sunmuş durumda.
Bana sorarsan pek umursamıyorum, sonuçta o gün birşey olacağına hiç inanmıyorum.2000 yılında da dijital kıyamet kopacak, üç "0" yanyana gelecek diye makinalar sapıtacak demişlerdi.Ama hiçbirşey olmadı.2012 içinde biraz abartı yapılıyor.
Beni asıl sıkan durum ise, tekrar bir "YENİYIL" eğlencesi zamanının gelmiş olması.Gerçi yılbaşı kutlamalarından nefret etmiyor değilim, ama son birkaç yılda yaşadığım yılbaşı kutlamalarından hiç memnun olmadım.Herhangi bir plan program yapılmadan rastgele gerçekleşen bir gece nedense birden çok süprizlere tanık oluyor.En komik ân olarak geçen yılbaşım 2009 31 Aralık'ı oldu.
Önceden, arkadaşım dediğim bir insanın kız arkadaşının organize ettiği bir yılbaşı partisine davet edilmiştim ancak 6 kişi olmamız gereken masa, 5 kişi olarak ayırtılmıştı ve ben birkaç dakika erken gitmiştim mekana.İşin daha da kötü yanı, mekana gitmeden önce, yurtta birkaç alt dönem arkadaşlarla da geceye ısınmak için içmiştik ve bende adı ne olduğu belli olmayan bir Kıbrıs viskisi içmiştim.Kafadan 4-5 kadeh içtim çocuklara ayıp olmasın diye, ve o viski bana bütün gece baş ağrısı verdi.Mekanda, kişi başı 80 lira olan giriş benden alınmamıştı.Kimse sormamıştı, o anda gecenin etkisinden kimse de umursamamıştı.Mekandaki en ilginç masa bizdik, 2 erkek ve 4 kız, ikisi zaten tanıdığım insanlardı, diğer iki bayana gelirsek, bir tanesi ile o akşam tanışmış ve o akşam unutup gitmiştim, diğer bayan ise önceden tanıdığım ve açıkcası tanışmayı istediğim ve kendisine ilgi duyduğum biri idi.Ne yazık ki, kalbini başka bir erkeğe vermişti ve o oğlanda değil o kıza, başka herhangi bir bayana sevgisini verebilecek değildi, benim gözümde tabii.Yakışıklıymış diye sevmiş bu hanım kızımız, oğlanı.Oğlanı istesem aşağılayabilirim burada rahat 3-4 cümle ile, ancak değmez.Üzerinden zaman akmış geçmiş.Parti gece bir gibi bitmek üzereydi ve masalar yavaşça kalkıyorlardı, bizim masanın ücreti kalkışta ödenecekti, ancak tam çıkış anında mekanda patlayan büyük bir kavga sayesinde ne ben, nede masadaki diğer arkadaşların hiçbiri masadaki ek ücretleri ödemeden çıkmıştık.O partide, beni mutlu eden bir hâdise daha vardı; aynı bölümden mezun meslektaşım bir içmimar bayan arkadaşda o partide idi.Karşılaşmış, selamlaşmış hatta ayaküstü sohbet bile etmiştik.Bayan arkadaşım, yolunu kariyer yapmaya çevirdiği için kendisine karşı olan hislerimi hiçbir zaman görmedi.Belki de gördü, orasını bilemeyeceğim.
Yarın Aralık ayına giriyoruz, ve eminim, herkes şimdiden parti planlama ve organizasyon hazırlıklarına başlarlar.Çünkü o gece hiçbir mekanda yer bulamayız.İlerleyen günlerde görecez artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder