13 Ocak 2012 Cuma

Dünya'nın Bir SÜPERMEN'e İhtiyacı Var mı?

Facebook sayfamda birkaç gün önce paylaştığım bir video dosyasını bugün izlerken, ve bugünse YOUTUBE'da bir fragmanı izlerken kafama takıldı bu soru.Video dosyasını ASKMEN sayfasından paylaşmıştım ve videonun içeriği de 1911'den 2011'e kadar genel Dünya tarihinde nelerin olduğu idi.O kadar çok örnek var ki hangisini yazacağıma karar veremediğim için sadece en akılda kalmış birkaçını yazmak istiyorum:
1.Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ve ilk Atom Bombası
2.Hindenburg ve Titanik faciaları
3.Uzay mekiği Challenger ve Çernobil faciaları
4.Çöl Fırtınası Harekatı ve Irak Savaşı
5. 11 Eylül 2001 Dünya Ticaret Merkezi Saldırısı
6.Kennedy Suikasti ve Aya gönderilen ilk insan Neil Armstrong
7.v.b.

Sadece 10 dakikalık bir video da geçen bu olayların çoğunluğunda, geçen zaman içerisinde yaşanan ve akıllardan hiçbir zaman çıkartılamayacak olan savaşlar bulunuyor.
İnsanoğlu olarak biz, birşeyleri elde etmek için gerekirse birbirimizi bile yoketmekten hiç ama hiç pişmanlık duymuyoruz ve elde etmenin ve kazanma azminin verdiği hırs bizlere sevgiden ve barıştan daha güçlü bir silaha sahip olmamıza yol açıyor: NEFRET.
Elde etmedeki ve karşı takımı yok isteği ile yanıp tutuşan bu nefret duygusu, savaşlara,ölümlere ve yıkımlara neden oluyor.Bunlara karşı gelmek, ve bu sorunların önüne geçilebilmesi amacıyla kurulmuş örgütler,toplumlar yada partiler var, ancak hiçbirinin çözümü, savaş meydanlarına haykıran top ve tüfeklerin ezici güçleri kadar etkili olamıyor.
Şimdi artık teknolojik bir çağdayız.Hükümetler en son teknolojik yapılanmaları öncelikle ordularında kullanıyor.En stratejik silahlar üretiliyor, uzaktan kumandalı insansız casus uçakları Dünya semâlarında özgürce uçuyorlar, yakında uzaya bile çıkabilecek kadar dayanıklı savaş uçakları şimdiden göklerde süzülüyorlar, ve istihbaratlar en keskin gözleri olan ve sözde iletişim uydusu diye tepemizde dolaşan uyduları ile bizim başımızdaki şapkanın üzerindeki yazıyı bile okuyabiliyorlar.
Bu kadar hızlı ilerleyişten sonra, bir Dünya savaşı daha patlak verirse ne olacak?Buna kimin dur demeye cesareti olacak? Hollywood'mu yoksa Bollywood'mu?Onlar yalnızca yaşanmakta olan gerçekliği bir parça kurgu ve fantezi ile harmanlayıp çorbalayarak sinema filmi haline getiriyor ve insanlara sunuyorlar.
İşte burada, başlıktaki soruyu yeniden soruyorum.Hayalde yada fantezide veya da bir filmde bizi kurtarabilecek yada koruyabilecek bir süper kahraman yada süper kahramanlar topluluğu elbet mevcut.Ama gerçekte, hepimiz kendi başımızayız.
Kahramanlar konusunda örnek mi istiyorsunuz? Hayali bir gezegenden gelen bir genç, ileride Superman olarak anılacak bir halk kahramanına dönüşüyor, yada ufak bir örümcek ısırığı ile duvarlarda tırmanıp oraya buraya sürekli ağ atıp ortalığı kirleten bir mutanta dönüşen Bay Örümcek de bir yandan kendi hayatını yaşamaya, bir yandan da kendi çapında insanlara yardım etmeye çalışıyor.
Peki bizim bilim ve teknoloji seviyemiz bu kadar ileri gitti mi?Hiç sanmıyorum.
Ufak bir tartışmadan başlayan ölümcül kavgalar yada 9.4 şiddetindeki birkaç saniyelik bir deprem ile yokolup giden onbinlerce canlar gördük.Bunlara engel olmak için kendimize bir süper kahramanlar çetesi yaratacağımıza yada uzaydan yabancıların gelip bizi eğitmeye ve korumaya yemin edeceklerine inanacağımıza, önce kendimizi biraz daha geliştirelim, önce kendimizi yapmış olduğumuz hatalardan ders alarak bir gözlemleyelim.
Eğer hâla bizi kurtaracak birilerinin gelmesini bekleyeceksek, o zaman başlarımızı göğe doğrultup, tıpkı bu film fragmanında ki gibi, bir kurtarıcının gelişini görmekten başka şansımız yok demektir.

2 yorum:

zeymurancafe dedi ki...

olaganustu guclere sahıp bır ınsan bence olmasa daha ıyı gıbı keşke her şey hep guzel olsa

Unknown dedi ki...

Umarım mümkün olmaz, çünkü süper bir insanın bile sıkıntısı çıkar zamanla