6 Eylül 2013 Cuma

Romantik Reçetelerim

    Geçenlerde, bir film izliyordum.Tabii pek çok filmde olduğu gibi bununda içinde romantizm-aşk unsuru var.Yoksa o filmin tadı mı kalır?
    Sonra düşündüm de, her film, her komedi-romantik formatlı film izlenmeye değiyor mu?Özellikle yanınızda güzeller güzeli kız arkadaşınız, sevgiliniz yada eşiniz var iken, izlenebilecek kadar uygun mu bu filmler?
    Bir kere aldık kafaya soruyu, önce yüce kitaplığımız Google üzerinden araştırma yaptım.Birkaç film önerisi var ancak onların içindeki komedi oranı beklediğimden yüksek.
    Bir arkadaşım var, bu konuda bana yardımcı oldu ve benim harcadığım sürenin yarısından uygun olan filmleri buldu.İşte o filmler ve içerikleri ile bilgiler:

Midnight in Paris
Love Actually
Beauty and the Beast
Meet Joe Black
Pearl Harbor
The Princess Diaries
Letters to Juliet
Titanic
Casablanca



Midnight in Paris
    Bir Woody Allen yapımı olan filmimiz, Amerikalı çiftimiz Gil ve Inez’in Sonbahar’da yapacakları evliliklerini konu alır.Inez’in babası iş için Paris’e gitmek zorunda kalınca, bu sevimli çiftde soluğu, Aşıklar Şehri’nde alırlar.Damat adayı Gil’in Paris’in gece hayatında yaşadığı bazı maceralar sonucunda, Paris’e karşı büyük bir sevgi beslemeye başlar ve Gil’in içindeki edebiyatçı kimliği iyice pekişir.Ancak bu durum, hem nişanlısı hemde onun ailesi ile olan ilişkisini değiştirme noktasına getirir.Zîra yapmış olduğu maceralarda Ernest Hemingway, Picasso ve SalvadorDalí gibi büyük sanatçılar konuşur ve filmin sonuna doğru şu mesajı verir, “Ne kadar çabalasak da, iletişim kurmak istediğimiz kişiler ile iletişime geçemeyiz”.Aslında, ben sonunu daha farklı yorumlarken bu mesaja, bir dergideki yazıda buldum.Film aslında, edebiyata olan aşkı tarif etse de, filmin içindeki romantizm duygusu bir hayli yüksek.
Titanic
    Zamanının “Batmaz” olarak tarif edilen yolcu gemisi Titanik’in hazin sonu, sinema dünyasında büyük bir başarı göstermiştir.Onbir tane Oscar heykeli ile rekoru bağlayan bu filmi, teknik olarak bir felaket filmi olarak görenler olsa da, film her sahnesi ile bir romantik eserdir.Filmin konusunu anlatmama gerek var mı?Sanmıyorum, nede olsa iki milyar dolarlık büyük bir başarı yapmış ve neredeyse tüm Dünya tarafından izlenmiş bir filmden söz ediyoruz burada.
Beauty and the Beast
    Bu film aslen, bir çizgi film ancak bir film kadar aşk-sevgi teması var üzerinde.Gerçi bu filmin listede olduğunu gördüğümde şaşırdım.O kadar filmin arasında bir çizgi film ne arar?Ama pek çok film artık animasyon bazında yapılıyor.Bu filmde, kendini beğenmiş bir prensin kılık değiştirmiş bir büyücüye yardım etmemesi yüzünden lanetlenmesi ve birini sevmesi ile olan macerasına başlıyor ve sonrada isminin anlamı kadar olan Belle-fransızca da “güzel” demek imiş- ile tanışıp onun kalbini kazanmasını konu alıyor.Aslında film, o kadar komik gidiyor ki, son sahnede ancak ana karakterlerin aralarındaki romantizmin doruğunu görüyoruz
The Princess Diaries
    Bu filmde, aslında normal bir ilişki ve romantizm varmış gibi iken, film bir noktada bir anda dönüyor ve bu da ana karakterimizin birden bir prenses olması ile şekilleniyor.Karakterimiz Mia, filmin başlarında yeni kimliğini kabul etmek istemez çünkü normal, sıradan arkadaşlarını geride bırakmak istemez, buna rağmen olaylar onu, sıradan olan arkadaşı ile film sonundaki sahneye kadar yönlendirir.Filmde komedi unsuru da var, ancak romantizm etkisi sonlara doğru daha yüksek.
Pearl Harbor
    İki genç asker, çocukluktan beridir arkadaşlardır ve İkinci Dünya Savaş’ındaki Alman Saldırısında Nazilere karşı saldırı için Eagle Squadron birliğine katılır gençlerden biri, bu arada bir hemşireye aşık olmuştur.Ve ona geri döneceğine dair söz vermiştir.Bu arada Japonya, ABD’nin Hawaii deki üssü Pearl Harbor’a 7 Aralık1941 tarihinde saldırı düzenler.Birleşik Devletler tarihinin en ağır saldırısını yaşar.Filmin klişe gibi görünen hikayesi, biraz siyasi olduğu gerekçesi ile pek ilgi görmemiş olsa bile, zamanına göre çok beğenilmiştir.Hem mantık hemde gönül çatışması geçen karakter ilişkileri, tarihsel bir olayın içeriğinde çok güzel  konumlanmıştır.Aksiyon için de izlenebilir, ancak filmin içinde ara ara derin bir romantik etken var.
Meet Joe Black
    Varlıklı bir medya patronu, doğumgününü kutlamasına az kala ölüm meleği ile görüşür.Ölüm meleği ile varlıklı patron aralarında anlaşma yaparlar ve anlaşmaya göre ölüm meleğinin, hayatı öğrenmesi ve tanıması ile ihtiyarın ölümü ertelenecektir ancak planlar, ihtiyarın genç kızı ile karşılaşması sonrasında değişir.Bu filmi izlediğimde daha baştan bir gizemin içine doğru sürüklendiğimi hissettim ancak filmin içindeki gizemli romantizmi ancak birkaç kez izledikten sonra görebildim.Sanki çok ağır, çok kalın bir kitap ile karşı karşıyasınız.
Love Actually
    Dilini ve kültürünü hiç bilmediğiniz bir bayana yine de aşık olsanız ne yapardınız?Büyük bir firma da varlıklı bir patron olsanız da, dolgun fiziği olan asistanınıza aşık olamaz mısınız?Film, oldukça komik geldi bana, tek anlamadığım film boyunca bir müzik çalıyor ama neden çalıyor onu çözemedim.Ona rağmen,  film komik.Tamam romantik ama komik.Aslında film şunu diyor, aşkın bizi istediği yerde ve zamanda bulacağını söylüyor.

    Diğer iki filmi, ise henüz izleme imkanım olmadı.Aslında Casablanca filmi çok eski, yani birkaç kez izledim, ancak yorum yapmak ve filmin sihrini yeniden yaşamak gerek.O yüzden onlarıda izledikten sonra yazıyı güncelleyebilirim.


    Herkese iyi seyirler şimdiden.

Hiç yorum yok: