5 Eylül 2013 Perşembe

Moda'da Sohbet-Neşe dolu bir Mekan...

    İster resmi olsun, ister astronomik hesap olsun, bir Yaz Mevsimi’ni daha neşesi,sohbeti ve güzelliği ile geride bıraktık ve artık Sonbahar akşamları önümüze uzandı.AşkınNur Yengi’nin “Yalancı Bahar” şarkısından, Keanu Reeves’in “Kasım’da AşkBaşkadır” filmine kadar pek çok eser ile gönlümüzü dolduran Sonbahar’ı –azcık soğuk olsa bile- neşe ile karşılayalım.Ve gelelim bu Eylül başında yolumun düştüğü ve hep düşeceği bir mekana.


    Bu mekanı geçen hafta, geçici olarak rahatsızlanan, mahalleden bir arkadaşım ile görüşeceğim yer olarak seçtik.Arkadaşım, mekanı uzun yıllar boyunca biliyordu, çünkü mekan işletmecesi de onun arkadaşı ve genelde hep kendi arkadaş ortamlarında ki insanlar geliyor, tabii dışarıdan gelen müşteriler de var.Şimdilik 2-3 kez gittim, ancak itiraf etmeliyim, küçük olan mekandan, onlarca insanın neşesi, sohbetleri ve gösterdikleri arkadaş canlısı yakınlık fışkırıyor dışarıya.
Moda'da güne uyanan bir kedi.Heryerde görebilirsiniz bu minik afacanlardan
    İlk gördüğünüzde saklambaç gibi köşede kalmış diyebilirsiniz, aksine bu sevimli mekan öyle bir kesişim noktasında ki önünden bir saatte binden fazla insan geçiyor ve sokak gece yarısına kadar cıvıl cıvıl.

    Mekanda ne yazık ki alkol yok, çünkü hemen yakınlarında Tanrı’nın evi var ve bu yüzden ruhsat vermemişler.İyi de, insanın saygısı yoksa ha kilise olmuş ha cami olmuş ne değeri kalıyor.Pek çok dizide yabancı ülkelerin trajikomik hallerini görmüyor muyuz?Eleman o kadar sarhoş ki, işediği duvarın kilise duvarı olduğunu bilmiyor, sonuçta zorunlu sosyal hizmet alıyor ve biz bunu komedi olarak izliyoruz, aynısı bu güzel mekanın hemen yakınlarında ki kilise içinde geçerli.Sınırın hemen dibinde gençler sürekli içkililer, hatta bayanlar sanki bayılacakmış gibi yalpalayarak yürüyorlar ki, geçenlerde bayanın biri olduğu gibi yere yıkıldı, hepimiz gördük.Bu kilise örneği, peki ülkemizde var mı?Var, eleman namaz kılmak için camiye gidiyor, namazın orta yerinde arkadan “FaarrrRRttTT” diye bir ses geliyor.İtiraf edim bende yaşadım böyle bir hadise, ancak uzun hikaye bu, sonra anlatırım heheheee... biz dönelim küçük ve güzel mekanımıza.
Moda'nın nostaljisi Tramvay
Tarihi Moda İskelesi

    Mekanda alkol yok, az önce dediğim gibi.Ama kahve var, çay var, meşrubat var.Bunların ötesinde, neşe var, insanlar var, sevgi dolu bir arkadaş ortamı var ve sürekli çalmakta olan o blues-smooth jazz(doğru duymuş isem) gibi akıp giden müziklerle dolu ferah bir ortam var.Duvarlar resimlerle süslü ve pek çok yerde irili ufaklı minik oyuncak figürler ile bu mekan bende, en küçük şeyden bile mutlu olunup huzur bulunabileceğini gösterdi.
    Yolunuz, Kadıköy'ün en muhteşem bölgesi Moda'ya düşer ise,  40°59'9.64"Kuzey Enlemi ile  29° 1'37.59"Doğu Boylamı kesişiminde ki mekana uğrayın, pişman olmayacaksınız.Yok koordinat ile bulma imkanınız yok ise, Moda'yı çevreleyen Nostaljik Tramvay'ı ile kiliseye kadar gelebilirsiniz.Kilisenin köşesinde, mekan sizi selamlıyor olacak.
Barış Manço'nun Moda'da ki evi
Güneş, Moda'da böyle batar.

Hiç yorum yok: