Yoğun günlerin
gelip geçtiği, koşturan insanların mücadele ettikleri bir şehirde yaşıyoruz.Her
gün, rutin güzergahlarımızı gidiyor ve geliyor, sonraki gün yine gidiyor ve
geliyoruz.
Bu kadar yoğun
geçen günlerimizde, peki neler yapıyoruz?Bu soruyu aslında sormamam gerekir,
çünkü cevabı çok basit.
Başlarımız,
sürekli öne eğik, minicik ekranlarda olup bitenler haberleri, olan biten
görselleri ve selam veren vermeyen insanları izliyor duruyoruz.
Peki aramızda
kitap okuyan var mı?Son bir haftadır, birkaç kez toplu taşımayı
kullandım.Özellikle şu yeni açılan, Dünya’nın merkezine yolculuk yaparmış gibi
giden Marmaray’ı iki-üç kez kullandım, tabii karşıya geçme kısmetim
olmadan.Gördüklerim, az önce yukarıda ki anlattıklarım ve o aracı ve gittiği
tüneli merak edip görmek isteyen, yüzlerce meraklı gözlerle dolu.Aracı taciz
etmek istermiş gibi, orasını burasını elleyip bozacağına, eline bir tane kitap
alıp okusan olmaz mı?
Geçen gün yine
aynı manzara ile karşılaştım.Koca vagonda, herkes tıklım tıklım iken, sadece üç
kişinin kitap okumakta olduğunu gördüm.Biri hariç diğerleri oturan bu üç insan,
çevreyi umursamadan gömmüşler başlarına sayfaların arasına okuyorlardı.
Neden biz toplum
olarak okumuyoruz, veya da okumak istemiyoruz.Aylar önce, bir başka blogda
okumuştum, Japonya’da ki bir kişinin bir yılda okuduğu kitap sayısı, bizdeki
bir kişinin okuduğundan onlarca kat fazla.
Hani Müslümanlıkta
ilk emir “OKU” idi?Şimdi bana sorarsınız belki, “Sen peki okuyor musun?”
diye.Bir Japon kadar çok olmayabilir, ona rağmen okuyorum kitap.
Ve evet,
okuyorum.Ne zaman ki ben kitap okurken, çevredeki insanları da görebiliyorum,
hatta o gün kitap okuyan o üç insanın çevresinde de gördüm aynı
insanları.Şahsın elindeki o kitap, sanki bir düşman, sanki bir parazit, sanki
onun hayatını rezil edecek bir fazlalıkmış gibi bakıyor bazı insanlar.O kitabı
okumaktan sanki utanıyor gibi bir korku ve endişe ile yüzlerinde gerginlik
beliriyor.
Kitabı korkulacak
bir şey olarak görmemeli insan.Yıllar önce bir büyüğüm bana bir söz söylemişti.
“Üzerine eski
paltonu giymeye devam et, ancak o vitrinde gördüğün yeni kitabı hemen al.”
Kitabı taşımak bile bir artı katar, kitabı azıcık bir göz atıp içeriğini anlamak bile bir artı katar.Sadece okuyalım, ne olursa olsun, ister ağır ister kolay içerikli olsun, okuyalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder