2 Kasım 2013 Cumartesi

OBLIVION


    Sinema sektörünün en önemli isimlerindendir Tom Cruise.Evet öyledir, kaç yaşına geldiği bile belli olamaz iken, on binlerce bayan hayranlarının ilgisine bakarsanız, ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu fark edeceksiniz.

    Peki benim için?Açık konuşmam gerekirse, Top-Gun, Yağmur Adam ve Doğumgünü 4 Temmuz filmlerinden bu yana-ki çok uzun zaman- Cruise’un yapmış olduğu filmlere hiç ısınamadığımı söylemek isterim.

    Tabii bu, filmlere kötü idi demek değil.Son Samuray, Azınlık Raporu, Vanilla Sky, Vampirle Görüşme yada Dünyalar Savaşı gibi yada Tropik Fırtına filmindeki o komik dans sahnesi ve şu anda hatırlayamadığım diğer filmleri de gerçek bir başyapıt, ve tekrar tekrar izlenmeyi hak eden filmler.Arşivimde bile bunların birkaçı mevcuttur.

    O filmleri şimdi bir kenara bırakıp, gelelim geçenlerde izlemiş olduğum yeni filmine Tom Cruise’un.


    Filmimiz Oblivion,teknisyen Jack Harper, 2077 yılında, okyanuslara inşâ edilmiş dev enerji istasyonlarının bakımını yapan ve partneri Viktorya ile birlikte bu santrallerin kontrolünü yapan, gezegendeki tek insanlardır.Dünya, 2017’de “Scav” adındaki uzaylı bir ırk tarafından yok edilmiş ve insanlık savaşı kazanmış olmalarına rağmen gezegeni terk edip, Satürn’ün uydusu Titan’a yerleşmek zorunda kalmışlardır.Dünya’ya sadece, görev kontrol istasyonu TET’i bırakmışlardır.İkili, görevlerini yerine getirip diğer insanların yanına dönme hayaliyle yaşamaktadırlar, ancak, yörüngeden yüzeye düşen bir gemi ve içindeki kazazedelerden hayatta kalan tek kişi olan Julia isimli genç bir kadının kendi görevi ile ilgili anlattıkları ve teknisyen Jack’in son zamanlarda gördüğü garip rüyalar ile Scav’ların sıra dışı aktiviteleri ile şüpheleri artar.Jack, sürekli olarak rüyalarında, gizemli bir kadınla-ki bu Julia- Empire StateBinası’nda buluşmaktadır.



    Jack, Julia’nın rüyalarında ki kadın olduğundan emindir.Julia ise onlara kendi görevi ve gemisi Odyssey hakkında bütün bilgileri anlatır.Daha sonra ikisi, Scav’lar tarafından yakalanırlar ve öğrenirler ki, Scav’lar yaratık değil, insandırlar ve insanlık Titan’a hiç gitmemiş, tam tersi uzaydan gelen başka bir şey ile savaşmışlardır.Liderleri Malcolm, ikiliye asıl gerçeği anlatsa da Jack buna inanmaz başta, bunun üzerine Malcolm onları bir şartla serbest bırakır, “Radyasyon Sınırı” noktasının ötesinde asıl gerçeği görmesini ister.



    Empire State Binası’na döndüklerinde, Julia rüyaların gerçek olduğunu söyler ancak Jack inanmakta güçlük çeker çünkü hafızası silinmiştir.Bu arada onları izleyen Viktorya, onlara katılmayıp durumu TET’e bildirince anında infaz edilir ve Jack son anda Julia tarafından kurtarılır.Peşlerine düşen robotlardan, radyasyon bölgesine girerek kurtulur, ve gerçeği öğrenir.Orada Teknisyen 52 Jack ile karşılaşır ve kapışırlar.Bu arada Julia yaralanır ve bunu gören Jack(49), diğer kopyasını saf dışı bırakıp üs-52’ye gider ve orada az önce ölen Viktorya’nın kopyası ile karşılaşır.Malcolm’un yanına dönen ikili gerçeği orada öğrenirler.TET aslında bir yapay zekadır ve gezegen kaynaklarını kullanmak için gelmiştir.

    Scav’lar ise onu yok etmek için, ele geçirilen robotların enerji hücrelerini çalıp bir bomba yapmışlardır ve amaçları onu, TET’e gönderebilmektir.Bu sırada saldırıya uğrarlar ve Jack(49) bombayı kendisi götürmeyi teklif eder, yanında uyku kapsülü içinde Julia ile birlikte.TET’e giderken, yolda Julia’nın gemisi Odyssey’in ses kaydını dinler ve öğrenir ki, Viktorya ile o aslında o geminin pilotlarıdır ve Julia ile o hem karı-koca, hemde astronotdurlar.Geminin asıl görevi Titan’a araştırma görevidir, ancak son anda NASA Satürn yakınlarında keşfedilen TET’i incelemelerini söyler.TET bir şekilde Odyssey’i ele geçirince, astronot Jack, geminin uyku kapsüllerinin olduğu güverteyi fırlatır ve o bölme altmış yıl boyunca yörüngede dolanır durur, ne zamanki Scav’lar onu bir sinyalle yüzeye geri gönderinceye dek.


    TET, aslında büyük bir yapay zeka, tek parça bir yapıdır ve bunu gören Jack(49), uyku kapsülünü açar ve içinden yaralı haldeki Malcolm çıkar.İkili bombayı patlatırlar ve TET’in yok olması ile gezegendeki tüm robotlar anında çalışmaz olurlar.Julia ise, Jack’in sürekli kaçtığı gizli, sakin ve sessiz ormanlık bölgede, uyku kapsülünden çıkar.



    Aradan geçen üç yılda geriye kalan bir takım Scav’lar Julia’yı bulurlar ve yanlarında Jack(52)’de vardır.




    Her zamanki gibi filmimiz iyilerin kazanması ile biter.Yalnız beni bu filmde etkileyen, tasarımlar oldu, baştan söyleyim.Teknisyen Jack’in kullandığı helikopterin gerçek bir helikopterden ilhamlık olduğunu gördüm.Sanırım yakın bir zamanda teknolojimiz bu denli çok fonksiyonlu bir aracı üretebilir.Gerçi uzaya çıkarabilirmiyiz, orası bilinmez.

    İkinci sırada ki tasarımda, Jack ve Viktorya’nın birlikte yaşadıkları, yerden bir kilometre kadar yüksekte, bulutların üzerinde bulunan Üs-49.Düşünün ki bir teknisyensiniz ve size böyle bir yer sunuyorlar.Yerden bir kilometre yukarıda, isterseniz havuzunuzda yüzün yada tamamen açık cam duvarlar ile uyurken bile bulutların manzarasını izleyin.Tabii, teknik olarak, o kadar ağır bir yapıyı, altındaki tek bir parça taşıyıcı eleman nasıl taşıyabilir, gerçek hayatta muazzam bir mühendislik bilgisi gereklidir herhalde.Çünkü o yükseklikte ki en yakın binamız olan Dubai’deki sivri kulenin tepesi bile rahat birkaç metre sallanmaktadır.Bu yapı nasıl sallanmadan durabiliyor filmde?Uzaylılar demek çok zekilermiş bizden onu bile tasarlar iken.İşin teknik kısmını bırakıp, romantik kısmına bakalım.Bulutların üzerinde bir eviniz var, hangi sevgili etkilenmez ki böyle bir mekandan?Hadi yaşadınız yine, daha uzun bir süre bu tür bir yapılmaz, yani yapılamaz.

Hiç yorum yok: