“Nasıl anlatsam?
Nerden başlasam?”
Yukarıda ki sözler MFÖ’nün “Bodrum Bodrum” şarkısına ait
sözler, ama benim yazım ve Yaz tatilim başka bir yere ait.
Öncelikle güzel bir Ramazan ayını ve bayramını geride
bıraktık ve sağlıkla yaşarsak gelecek Ramazan Bayramını da görmek kısmet olsun.
Sonunda tatilime kavuştum.Bayrama denk gelen bir tatilde,
yolların tıkanık ve hiç akmadığı şehirler arası bir trafiğe daldım ve birkaç
saatlik otobüs seyahatinden sonra, Akdeniz topraklarına adım attım.Varış
noktam, bir Akdeniz şehri olan Mersin ilimizin belki de en kalabalık-Yaz
mevsiminde elbette- ve en aktif beldesi olan Kız Kalesi ile balıkçılar koyu
olarak bilinen Narlıkuyu’ya yakın bir yerdir.Beklenmedik bir tatilde ve
yolculukta kendimi, kapının önünde buluverdim.Beni aslen akşam bekleyen
arkadaşlarım, sabah sabah kapıda ve sahilde gördükleri zaman önce şaşırdılar,
sonrada sarıldılar.Uzunca bir süre onların yanına gelememiştim, ve sonunda
buradaydım.
Önce, yanında kalacağım en değerli insanın yanına
gittim.Golden cinsi köpeği ile karşıladı beni.Bir Golden cinsi köpek ile birkaç
günlük tatil geçirecektim.Merak etmeyin köpekleri severim, ve bu Golden ile birkaç
sabah gezmesinde iyi arkadaş olduk.Ardından hemen denize kaçtık.
Denizde de, başka bir yakın arkadaşıma, bir bayan arkadaşıma
denk geldim, sabahın köründe.Beni tanıyan pek çok insanla görüştükten sonra
öğlene kadar sahil bölgesinde takılmaya devam ettim ki, biz burada eskiden de
böyle yapardık.Yemeğimizi sahilde yer, denize girer çıkar, duşu alır ve yine
girer çıkardık.Sonrada bir güzel yanardık.Geldiğim günün akşamı kumda voleybol
keyfine denecek yoktur.Bizim sahil beldemizde büyük bir insan yaşamaktadır, o
kadar büyüktür ki onu hiçbir insanoğlu çözemez, hatta kendi kendini bile
çözemez, buna rağmen sevilen biridir ve hepimiz onu sever sayarız.Nedense kısa
bir süredir beni pek sevmiyor gibi yapıyordu, bu yüzden bende evine baskın
yaptım selam vermek için.Baskın bu kadar komik olamaz, arkadaşımı kendi evinden
kaçırdım kaşla göz arasında.
Sahil beldemizde, en çok kart oyunları ve tavla oynarız.Arada
bir belki kutu oyunları da oynayabiliriz.Bilirsiniz, Tabu,Trivia Pursuit,
Monopoly yada Jenga gibi oyunlar ile birbirimizin sınırlarını zorlarız.Bu
tatilimde bizler, Trivia Pursuit ile Tabu oynadık.Aslında şu dijital çağda bu
oyunlar eskisi gibi tatmin edici olmuyor.Yinede bu kutu oyunları oldukça
zevkli, işin içine biraz neşe ve çılgınlık katmalısınız.
Bu oyunların nasıl oynanması gerektiğine dair bir yazım daha
olacak.Oradan gerekli talimatları okuyabilirsiniz.
Yakın zamanda beldemizde bir dedikodunun yükseldiğini ve
herkesin dilinde, “Senin neyine ….?” isimli bir parodinin dolandığını
öğrendim.Meğerse işin özü hem çok komik hemde çok derin.Buna ayrı bir yazıda
değineceğim arkadaşlar.
Beldemizin yakınlarındaki kayalıklarda, meşhur bir mağaramız
bulunmaktadır, gece yada gündüz fark etmeksizin-ki çoğunlukla gündüz-
gideriz.Girişi hafif tehlikeli olsa da, içerisi geniştir.
Beldemize yakın olan balıkçılar koyu Narlıkuyu, en güzel
doğal oluşumlardan ikisine de ev sahipliği yapmaktadır.Bunlar Cennet veCehennem çukurlarıdır.Cennet’in dibine birkaç basamakla inilebilir ve tam
dibine gitmeden hemen önce, kiliseyi ziyaret edebilirsiniz yolun
yarısında.Cehennem ise neredeyse bir kule yüksekliğinde olmasına karşılık içine
inilmesi imkansızdır ve kıyısından bakılması bile tehlikelidir.Tam derinliğinin
120 metreden biraz fazla olduğu söylenir.Gidip de bakamadık tabii.Bunların
dışında o bölgedeki en güzel şey ise, çevredeki kahvaltı mekanlarıdır.Gayet
uygun bir fiyata -50-80 TL’lik- bir kahvaltı masası ziyafeti yaşayabilirsiniz.Bir
sabah bunu yaptık ve hem beldemize hemde Narlıkuyu’ya tepeden bakan bir
kahvaltıcı’da-adı Sibel Kafeterya- gayet lezzetli bir masa hazırlattık ve
afiyetle doyduk.Yolunuz düşerse, kesinlikle durun ve kahvaltınızı yapın.
Artık dijital çağda olduğumuz için yeni oyunlarımızda hep
dijital oluyor, ve buna beldede şahit oldum.Deniz kenarında, gençlerin tablet
yada dizüstü bilgisayarlarda oyunlar oynadıklarını gördüm.Herkesin zevkleri ve
renkleri farklıdır, ve zaman herkesin kendi harcayacağı bir olgudur.Demek ki
gençlerimiz o anki zamanlarını oyun oynayarak geçirmek istiyorlar, gerçi denize
de giriyor, yemeklerini de doğru saatte yiyor ve yine sohbetlerden uzak
olmuyorlar.Yani hepsinin bir dengesi var, işte bu beldeyi bu yüzden seviyorum.Yinede
tavlamız bizim eksik olmaz.Misal ben tavlayı çok iyi bilmem, aslında bilirim
ama hiç kazanamamışımdır ve buna da üzülmem, çünkü zevkine ve eğlencesine
oynarım.Gençlerimizden bir bayan arkadaşımız ile oynadığım tavlada 3-1 yenildim
mesela.Yenildim, ama keyifli zaman geçirdim.Zaten beldemizde her sene bir tavla
turnuvası yapılır.Katılma şansım, zamanımdan ötürü olmadı bu sene.Yoksa
isterdim.
Beldemize ilk ciddi gelişlerim, 15-16 yıl öncesini
bulur.Yani şu andaki gençlerin o zamanlar daha 2-3 yaşlarında oldukları ve
bizimde genç ve çılgın birer çocuk olduğumuz dönemlerdi.Gerçi ben o zamanlar
ilk defa “Aşk” kavramı ile tanışmaya başlıyordum.O zamanki küçükler şimdi
oldular büyükler, yinede bizlerde onları seviyor sayıyoruz ve onlarda bizi
seviyor sayıyorlar.Yeri gelir yardım ederiz, yeri gelir kırar güler geçer
gideriz yerlere serilerek.Ve bu küçük büyüklerimiz kocaman oldular.Üniversiteye
gideni mi dersiniz, liseyi bitirmek üzere olanı mı dersiniz, hepsi var.Tabii
ki, arzumuz mutlu ve iyi haberler almaktır onlardan.Çünkü bizim gibi onlarda
artık hayatın farklı bir dönemecine girecek ve yaşayacaklar.
Bazen de aramızda toplanır ve kendimizce bir şeyler
hazırlarız.Bir akşamı da böyle hazırladık.Çiğ köfteden rakıya, salatasından
yemeğine kadar güzel, sohbetin aktığı bir akşam ile hem gecemize neşe kattık
hemde geceyi çılgın kafayla bitirdik.
Yaz mevsimi, çılgınlık mevsimidir.Aklınıza gelmeyen her
türlü çılgınlık yapılabilir.Mesela gecenin bir yarısı voleybol oynayabilirsiniz
yada tek kişilik bir hamağa birkaç kişi binip toprakla öpüşebilirsiniz, veya
bir kutu oyunu oynar iken kendinizi kutulanmış ve takımınızın yenilmiş olduğunu
görebilirsiniz.Üzülmek yok, devam edin çünkü çılgınlıklarınız bitmez bu sıcak
mevsimde.
O yüzden, tatiliniz kısa bile sürse, siz şimdiden gelecek
senenin planını hazırlayın.Neler yapacağınızı planlayın ve yanınıza neler
alacağınızı göz geçirin.Sanki bir iş programı hazırlıyormuş gibi davranın,
çünkü son dakika da bilet yada yolculuk sıkıntısı başınızı ağrıtmasın.
Bu Yaz
mevsimi için seçtiğim şarkıları da, tatil süresi boyunca deniz kenarında da
dinledim.Sizlerle de paylaşmak isterim.
1 1.
Ray Obiedo: Sweet summer days
2. Celine Dion: These are the special times
3. Michael Bolton: Can I touch you… There?(Canlı Versiyon için, buraya)
4. El Debarge,Art Porter & Lee Ri: Dindi
5. MFÖ: Bodrum
6. Martine Mccutcheon: Perfect moment(Bu seneki favorim)
7. Yoko Ishida: A gentle heart
8. Marvin Gaye: Let’s get it on
9. Celine Dion: Make you happy
10. CelineDion: I'm Loving Every Moment With You
11. Solanos:Love at sunset(Bir diğer favorim)
2. Celine Dion: These are the special times
3. Michael Bolton: Can I touch you… There?(Canlı Versiyon için, buraya)
4. El Debarge,Art Porter & Lee Ri: Dindi
5. MFÖ: Bodrum
6. Martine Mccutcheon: Perfect moment(Bu seneki favorim)
7. Yoko Ishida: A gentle heart
8. Marvin Gaye: Let’s get it on
9. Celine Dion: Make you happy
10. CelineDion: I'm Loving Every Moment With You
11. Solanos:Love at sunset(Bir diğer favorim)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder