1 Haziran 2013 Cumartesi

Çakmasından Disney Dünya’sı



    Efendim, bilmeyeniniz yoktur, Walt Disney’in büyük eseri Disney Dünya’sını.Fransa’dan Japonya’ya kadar ve ABD’deki pek çok tesisi ile Dünya üzerindeki en çok beğenilen ve sevilen, takdir edilen bir eğlence parkı, teması ve konseptidir.Tabii sadece Disney Dünya’sının dışında Dünya genelinde pek çok yerde onun kadar büyük ve şehvetli temalı parklarda var, mesela örnek vermem gerekecekse eğer, Rollercoaster trenlerinin başkenti olan Cedar Point yada Six Flags(Altı Bayraklar) Parkları,…v.b.



    Eğlence parkları yada Lunapark kavramı bizim ülkemize çokda yabancı değil, mâlum pek çok şehrimizde irili ufaklı eğlence parklarımız bulunmuştur.Ancak, ilk temalı parkımız nedense (yine) İstanbul’a kurulmuş oldu.Yine diyorum çünkü açılışını yapan, baştaki yetkili kişi sanırım unutkan çıktı ki, uzun yıllar önce Beylikdüzü tarafına yapılan ilk temalı parkımızın adı zamanın içinde unutuldu gitti anlaşılan, veya da kimse onun adını anmak istemiyor.İlk temalı parkımız olan Tatilya eğlence tesisini kaçınız hatırlıyorsunuz?Kapalı bir alanda olmasına karşılık, şu andaki yapılmış olan ve ismi evcil kedi ismi imiş gibi duran Vialand parkına rakip olabilecek seviyede bir eğlence parkı Tatilya, ömrü kısa süren bir eğlence merkezi idi.Sanırım bizim ülkemizde o derece etkili yada büyük eğlence konsepti yürümüyor.Evet ya yürümüyor yada insana hitâp edemiyor.Yahu, nedir bizdeki bu kopyala yapıştır taktiği?Arkadaş bir kere bu ülkeye yakışacak şekilde bir isim versen olmaz mı bu parka?Madem temalı park deniyor, madem eğlence tesisi deniyor.Daha itibarlı bir ismi hak etmesi gerekir, ki bu isimle açılmışsa burası, benim göreceğim şey şudur.Tıpkı ilk açılan diğer tüm tesislerimiz gibi burayada ilk birkaç ay imkanı olan insanlar gelir gider ki bunların bir çoğu, sırf burayı hükümetin başındaki baş adam açtı diye gelir, ondan sonra zaten sıkıntıda olan ekonomik durum yüzünden gelişler gidişler azalarır, azalırrr, ve azalırrrr …Sonra da bir bakarsınız ki, yavaş yavaş tıpıştan kapanma sinyalleri çalar.Ha buna gerek kalmadan umarım o oyuncakların bakımlarıda yapılır, çünkü ülkemizde ki Lunapark sistemindeki araçların tamirlerinin ne kadar az yapıldığını yada ne yapıldığının bilinmemesinden dolayı hiç yapılamadığını unutmamamız gerekir.




    Bu temalı parkımıza, konuyu daha da rezil eden bir diğer unsur ise, hemen yanına aynı isimde bir AVM, yani bir alışveriş merkezi yapıyor olmaları, yada yapıldı; emin değilim.İstanbul’da şu anda kaç tane AVM var acaba çok merak ediyorum.Belediye lavaboluğu yapılsa, onunda yanına hemen bir AVM dikilir, emin olun.
Baştaki adama göre her şey İstanbul için, Türkiye kimin umrunda ki?Fark ettiniz mi tüm projeler İstanbul’a yapılıyor.Şehri Venedik gibi ada şehri yapmak için kıçı kırık bir Kanal projesi, sonra Olimpos tanrıları gibi tepeden baksın herkesi selamlasın, yüce rabbimize daha yakın olsun dermiş gibi şehrin en yüksek tepelerinden birinde kocaman bir cami ve daha bir sürü bozucu elemanlar.Hani derler, “Reklam Kokan Hareketler Bunlar”, aynen hepsinin içinde reklam kokusu var bâriz şekilde.Bir kere, gelipde direkt olarak hükümetin başında ki adamın açması etkinliğin direkt reklam kokusunu gösteriyor.Daha birkaç gün önce İstanbul Boğazı’na yapılacak olan 3. Köprümüzün temel atma töreninde de aynı, baştaki adam vardı.Niye başkası açmıyor, o kadar değerli insan yok mu bu ülkede?




    Efendim, temalı park nedir?Ne gibi kriterlere göre hizmet etmesi istenir bu parktan?”Kopyala-Yapıştır” felsefemiz nasılda etkin, gördünüz mü?Yabancılar rahat 50-60 yıl önce yapmaya başladılar kendi temalı parklarını, hatta o parklardaki Rollercoaster trenleri, ondan da eski bir zamanda 18. YY.’ın sonlarında üretildi ve tanıtıldı halka.Neden şimdi bize de yapılıyor?Bizim parkımız, sözde “Vialand” adı olan bu yer ile diğer parkların görüntüsünü, eklemiş olduğum resimler ile bir karşılaştırın aradaki farkı görsel olarak sizde göreceksiniz.Ne kadar büyük bir seviye farkı var değil mi?İster sosyal olsun, ister kültürel olsun, ister mimari, sonuçta arada büyük fark var.Kıçı kırık bir şatoyu Disney Şatosu’na benzeterek koymuşlar, sonrada atlı karıncasından birkaç ekstrem park aktivitesini de yerleştirmişler,…Eee?Bu kadar mı?





    Açılış filan tamamen reklam, eğer bakacaksak iç yapısına, işleyişine ve kontrol durumuna bakacağız ve eminim ki o kadar kalitesiz olacak ki bu parkın durumu, bir zaman sonra solup gidecek.
    Aradaki farkı size şu şekilde söyleyebilirim, Disney Parkları, yaratıcısı ve yapımcısı Walt Disney’in kendi tasarladığı kahramanlarını yaşatan düzenlemeleri ve donatımlarıyla daha çok çocukların ilgisini çeken bir panayır olarak işlev görür ve bunu sadece kendi içinde kalmayarak tüm Dünya’ya sunar ve zamanla büyük bir eğlence sektörü haline gelir.Kısacası küreseldir bu park.





    Bizim çakma tema parkımız ise bireyseldir, şehrin orta yerine, sanki bir RAR dosyası gibi sıkıştırılmış ve hiç genişleme imkanı olamayacakmış gibi orada birkaç yıl boyunca işletilebilecek bir eğlence tesisi olarak işlev görüyor, yada tam açılmadığı için görecek diyelim.



    Şimdi, “Sana ne, sana mı soracaz,” diyenleriniz çıkabilir.Saygı duyarım, yinede kendi düşüncemi arkadaşlarım ve okuyucularım ile paylaşmak isterim.Büyük bir merakla bu parkı keşfetmeye gideceğinize, ETSTUR’un şu anda uygulamakta olduğu Paris Disneyland’inin 20. Yıldönümü özel turlarına katılın ve orada bulunan, gerçek olan Disney Dünyası’nı keşfedin derim.Hayatınızda yaşayacağınız en güzel anılardan ve deneyimlerden biri olacağına adım gibi eminim.Ha yinede, bizim tema parkımızı da görmek konusunda isteğiniz varsa, teklif var ısrar yok.
    Hep beraber gidelim, tema parkımızı hayırlamaya.

Hiç yorum yok: