Gidiyoruz Yazlığa, Gidiyoruz Arkadaşlara, Gidiyoruz Tatile... |
Sonunda Bahar ayları arkamızda kaldı ve bugün Haziran’ın ilk
günü.Tatil mevsimi, bana göre resmi olarak başlamıştır.Tabii hemen bu akşam
yola çıkıp ilk tatil beldesine atacak değilim kendimi.Hem şu anda ortam biraz
karışık, şu Taksim Gezi Parkı olayı yüzünden hemde çat diye yola çıkamayız.Önce
bir plan program yol ayarlanmalı.
Efendim, başlığı soracak olanlarınız vardır kesin, “Yaw
tasarımcı, bu 3+1 ne oluyor?” diye.Normalde 3+1 desem, ilk aklıma gelen iki şey
olur, birincisi rahmetli Sakıp Sabancı’nın “Elimizde 3’ün 1’i var bee!!!” diye
seslenişi ve ikincisi Counter Strike isimli meşhur saldırı oyunumuzdaki sürekli
az paramız oluyor diye aldığımız silah, ki adını çıkartamadım, üzgünüm.
Yalnız benim 3+1 başlığım, bunlar değil.Nedir bu
3+1?Söyleyim:
3+1(1)Güneş:
İlk maddemiz Güneş.Bazen tahmini, bazende kesin olarak 160 milyon Km. uzağımızda(Astronomik olarak bir adım -1AU-) bulunan ve bize hem ısı hemde hayat veren büyük sarı yıldız.Saniyede 300000 Km hızla gitme imkanınız varsa tıpkı ışıkhızı gibi, kendisi hemen 8 dakika uzaklıkta.Yaz mevsiminde bize uzak olsada evimizin dönüş hızı yavaşladığından mevsim bize çok uzunmuş gibi, Kış mevsiminde de yakın olup, evimizin dönüş hızı arttığından mevsim çok hızlı imiş gibi geçer.Astro bilgileri geçelim ve gelelim asıl nedene.Yazın en sevilen eylemlerinden birisidir Güneş’in altına uzanmak, güneşlenmek yada kıvrımlı vücutlarımızı bronzlaştırmak, öyle değil mi?Hergün televizyonlarda görmüyor muyuz falan filan güzelin şezlonga uzanıp da bileğinden boynuna kadar birkaç yüz faktörlük kremini kıvrımlarına sürmesini?Yada televizyon başında değilde, direkt tatil beldesinde iken, orada burada şurada kremleri hassas bir titizlikle üzerlerine süren gençlerimiz yok mu?Bunun kötü bir tarafı var.
Yaz mevsiminde özellikle Güneş’te çok durmayın derlerdi, haklılar.Sıcak hava insanı çarpabilir, özellikle en sıcak zaman aralığı olan 12-15 arasında.Bize böyle öğrettiler, aşırı sıcak insanı gerçekten hasta edebilir.Mayo bölgesi yada bikini bölgesi 4.8 faktörlük bronzu yiyecek diye saatlerce sıcağın altında uzanmaya hiç gerek yok.Sağlık için olduğunu söyleyenler varsa da biraz abartıya kaçmışlar diyebilirim.Ben bile zamanında birazcık yanayım derken omzumda ciddi bir yanıkla kalakaldığımı hatırlarım.Peki hep zarar mı, hayır yararlı olduğu şeylerde var, öncelikle Güneşimiz doğal bir D vitamini kaynağıdır.D vitamini çocuklarda kemik gelişiminin önemli safhasını oluşturur .Bu arada şunu da hatırlatayım, giyiminize çok dikkat edin.Güneşli günlerde, en çok da nemli ortamlarda koyu renkli giysiler giymekten kaçının, beyaz yada açık renkli giysiler giyin.Bunun nedeni, siyah renk emicidir, teknik olarak siyah bir renk değildir tam tersi renksizliktir, üzerine ışık yansımaz ve siyah yada koyu renk giysi giyilmiş olan bir vücudun üzerindeki koyuluk da artacağı için yanma oranı o derecede artış gösterir.Buna karşılık, açık renkli yada beyaz giysiler bu etkiyi kırar çünkü beyaz Güneş ışığı içinde bulunan renklerin hepsini geri yansıtır, çünkü tüm renklerin birleşimidir.
İlk maddemiz Güneş.Bazen tahmini, bazende kesin olarak 160 milyon Km. uzağımızda(Astronomik olarak bir adım -1AU-) bulunan ve bize hem ısı hemde hayat veren büyük sarı yıldız.Saniyede 300000 Km hızla gitme imkanınız varsa tıpkı ışıkhızı gibi, kendisi hemen 8 dakika uzaklıkta.Yaz mevsiminde bize uzak olsada evimizin dönüş hızı yavaşladığından mevsim bize çok uzunmuş gibi, Kış mevsiminde de yakın olup, evimizin dönüş hızı arttığından mevsim çok hızlı imiş gibi geçer.Astro bilgileri geçelim ve gelelim asıl nedene.Yazın en sevilen eylemlerinden birisidir Güneş’in altına uzanmak, güneşlenmek yada kıvrımlı vücutlarımızı bronzlaştırmak, öyle değil mi?Hergün televizyonlarda görmüyor muyuz falan filan güzelin şezlonga uzanıp da bileğinden boynuna kadar birkaç yüz faktörlük kremini kıvrımlarına sürmesini?Yada televizyon başında değilde, direkt tatil beldesinde iken, orada burada şurada kremleri hassas bir titizlikle üzerlerine süren gençlerimiz yok mu?Bunun kötü bir tarafı var.
Yaz mevsiminde özellikle Güneş’te çok durmayın derlerdi, haklılar.Sıcak hava insanı çarpabilir, özellikle en sıcak zaman aralığı olan 12-15 arasında.Bize böyle öğrettiler, aşırı sıcak insanı gerçekten hasta edebilir.Mayo bölgesi yada bikini bölgesi 4.8 faktörlük bronzu yiyecek diye saatlerce sıcağın altında uzanmaya hiç gerek yok.Sağlık için olduğunu söyleyenler varsa da biraz abartıya kaçmışlar diyebilirim.Ben bile zamanında birazcık yanayım derken omzumda ciddi bir yanıkla kalakaldığımı hatırlarım.Peki hep zarar mı, hayır yararlı olduğu şeylerde var, öncelikle Güneşimiz doğal bir D vitamini kaynağıdır.D vitamini çocuklarda kemik gelişiminin önemli safhasını oluşturur .Bu arada şunu da hatırlatayım, giyiminize çok dikkat edin.Güneşli günlerde, en çok da nemli ortamlarda koyu renkli giysiler giymekten kaçının, beyaz yada açık renkli giysiler giyin.Bunun nedeni, siyah renk emicidir, teknik olarak siyah bir renk değildir tam tersi renksizliktir, üzerine ışık yansımaz ve siyah yada koyu renk giysi giyilmiş olan bir vücudun üzerindeki koyuluk da artacağı için yanma oranı o derecede artış gösterir.Buna karşılık, açık renkli yada beyaz giysiler bu etkiyi kırar çünkü beyaz Güneş ışığı içinde bulunan renklerin hepsini geri yansıtır, çünkü tüm renklerin birleşimidir.
3+1(2)Deniz:
İkinci maddemiz denizdir ve evimizin neredeyse dörtte üçünü kapladığı bilinir.Uzaydan ve Ay’dan astronotların çektikleri fotoğraflara bakınca görüyoruz ki, mavi bir küre.Okyanuslarımız o kadar büyük bir alan kaplıyor ki belki ne gibi yaşam türlerini barındırıyorlar da biz bilmiyoruz.Peki denizlerimiz ne durumda?Sıcak havada ne yaparız, tabii ki kendimizi serin sulara atarız.Ancak tuzlu suyunda zararı var.Öncelikle yalnız yüzülmez, bir sorun çıkması durumunda yanınızda birinin olması şart.Limitinizi zorlamayın, hiç gerek yok, nasıl yüzebiliyorsanız öyle yüzün, tekniğe gerek yok.Derinliğini bilmediğiniz sulara da dalmaya kalkışmayın, dipte hazine yada Atlantis’i bulacak değilsiniz.Çünkü denizlerimizin derinlikleri biz insanlara uygun değil.Yüzerken çok açılmanıza gerek yok, sahilden çok uzaklaşmayın.
Çünkü siz fark etmeseniz de büyük akıntılar çoğunlukla sahilden oldukça uzakta bulunur ve akıntıya kapılabilirsiniz.Genelde yüzerken istemeden deniz suyu yutulabilir, ancak bu da tehlikelidir çünkü deniz suyu vücudun dengesini kısa sürede yitirir.Buna bağlı olarak deniz suyunun içinde bulunan yüksek miktarda tuz oranı yüzünden, kişinin bunu fazla yutması durumunda iç organları kuruması gibi ciddi bir tehdit oluşturur.Güneşli bir günde insan vücudu suya daha çok ihtiyaç duymaktadır ve bu iç organların kuruması tehlikesi böyle havalarda daha da tehlikelidir.Ancak denizin suyundan öte, denizin kendisi bizim için önemlidir.Bir kere yüzme sporunu havuz dışında yapabileceğiniz tek yer.-Big Bang Theory’deki Sheldon Cooper gibi katı zemin üzerinde öğrenmeye niyetli değilseniz tabii.-Yüzmek, vücuttaki pek çok kasların daha performanslı hareket etmelerini sağlarken aynı zamanda kanın dolaşım hızını ve akciğerlerin kapasitesini artırır. Asla tok karınla denize girmeyin.Suda yaşıyormuş gibi onlarca saat yüzmeyin, deniz bir yere kaçmıyor, hemen orada.Yarım saat ile bir saat arası kadar yüzmek, vücut için yeterlidir.
İkinci maddemiz denizdir ve evimizin neredeyse dörtte üçünü kapladığı bilinir.Uzaydan ve Ay’dan astronotların çektikleri fotoğraflara bakınca görüyoruz ki, mavi bir küre.Okyanuslarımız o kadar büyük bir alan kaplıyor ki belki ne gibi yaşam türlerini barındırıyorlar da biz bilmiyoruz.Peki denizlerimiz ne durumda?Sıcak havada ne yaparız, tabii ki kendimizi serin sulara atarız.Ancak tuzlu suyunda zararı var.Öncelikle yalnız yüzülmez, bir sorun çıkması durumunda yanınızda birinin olması şart.Limitinizi zorlamayın, hiç gerek yok, nasıl yüzebiliyorsanız öyle yüzün, tekniğe gerek yok.Derinliğini bilmediğiniz sulara da dalmaya kalkışmayın, dipte hazine yada Atlantis’i bulacak değilsiniz.Çünkü denizlerimizin derinlikleri biz insanlara uygun değil.Yüzerken çok açılmanıza gerek yok, sahilden çok uzaklaşmayın.
Mavi Dünya'mız |
Gölgelerin Gücü Adına |
Deniz Kızı |
Çünkü siz fark etmeseniz de büyük akıntılar çoğunlukla sahilden oldukça uzakta bulunur ve akıntıya kapılabilirsiniz.Genelde yüzerken istemeden deniz suyu yutulabilir, ancak bu da tehlikelidir çünkü deniz suyu vücudun dengesini kısa sürede yitirir.Buna bağlı olarak deniz suyunun içinde bulunan yüksek miktarda tuz oranı yüzünden, kişinin bunu fazla yutması durumunda iç organları kuruması gibi ciddi bir tehdit oluşturur.Güneşli bir günde insan vücudu suya daha çok ihtiyaç duymaktadır ve bu iç organların kuruması tehlikesi böyle havalarda daha da tehlikelidir.Ancak denizin suyundan öte, denizin kendisi bizim için önemlidir.Bir kere yüzme sporunu havuz dışında yapabileceğiniz tek yer.-Big Bang Theory’deki Sheldon Cooper gibi katı zemin üzerinde öğrenmeye niyetli değilseniz tabii.-Yüzmek, vücuttaki pek çok kasların daha performanslı hareket etmelerini sağlarken aynı zamanda kanın dolaşım hızını ve akciğerlerin kapasitesini artırır. Asla tok karınla denize girmeyin.Suda yaşıyormuş gibi onlarca saat yüzmeyin, deniz bir yere kaçmıyor, hemen orada.Yarım saat ile bir saat arası kadar yüzmek, vücut için yeterlidir.
3+1(3)Kum:
Bir sonraki madde kumdur, hani şu kovalara doldurup da kaleler yapıp içine de oyuncak atları koyup şovalyeleri çarpıştırdığımız o kalelerimizin ham maddesi olan kum.Yani bildiğiniz deniz kumu.Hani sahillerimizde her zaman yaparız, kumu görünce hemen gömme tekniği, nedense kulağa çok neşeli gelir.Bir arkadaşınızı alırsınız, ya belden aşağısını komple gömersiniz yada kafa hariç tüm gövdeyi gömersiniz.Peki bu iyi bir şey mi?Hayır, kuma gömülen vücut kısımların, eklem yıpranması oluşabilir.Eklemlerdeki bu yıpranma durumu kısa süreli de olsa kramp girmesi riski vardır.Eklem yıpranması, bildiğimiz anlamda kireçlenmedir aslında.Tatil beldelerinde deniz suyundan sonra kum da, kazara yutuluyor, özellikle çocuklarda.Ancak kumun şöyle bir özelliği de var ki tam olarak doğru mu yanlış mı ben anlayamadım.Söylendiği kadarı ile, kumda yürümek vücut içerisinde kan akışını hızlandırıyor ve vücuttaki en kalın deri yüzeyine sahip olmasına rağmen sinir noktalarının fazla olduğu ayak tabanlarındaki sinirler kumda, diğer yüzeylerden daha fazla hassas oluyor.Bunun nedeni şu, kum katı bir madde değildir, sahillerde top oynayan gençler görmüşsünüzdür kesin, koşma yada hareket kabiliyetlerine bakmanızı öneririm.Çim saha yada beton sahaya oranla zemini kavrama oranı daha düşüktür, yinede vücut kendini dengelemek için normalden daha fazla enerji harcar.
Bir sonraki madde kumdur, hani şu kovalara doldurup da kaleler yapıp içine de oyuncak atları koyup şovalyeleri çarpıştırdığımız o kalelerimizin ham maddesi olan kum.Yani bildiğiniz deniz kumu.Hani sahillerimizde her zaman yaparız, kumu görünce hemen gömme tekniği, nedense kulağa çok neşeli gelir.Bir arkadaşınızı alırsınız, ya belden aşağısını komple gömersiniz yada kafa hariç tüm gövdeyi gömersiniz.Peki bu iyi bir şey mi?Hayır, kuma gömülen vücut kısımların, eklem yıpranması oluşabilir.Eklemlerdeki bu yıpranma durumu kısa süreli de olsa kramp girmesi riski vardır.Eklem yıpranması, bildiğimiz anlamda kireçlenmedir aslında.Tatil beldelerinde deniz suyundan sonra kum da, kazara yutuluyor, özellikle çocuklarda.Ancak kumun şöyle bir özelliği de var ki tam olarak doğru mu yanlış mı ben anlayamadım.Söylendiği kadarı ile, kumda yürümek vücut içerisinde kan akışını hızlandırıyor ve vücuttaki en kalın deri yüzeyine sahip olmasına rağmen sinir noktalarının fazla olduğu ayak tabanlarındaki sinirler kumda, diğer yüzeylerden daha fazla hassas oluyor.Bunun nedeni şu, kum katı bir madde değildir, sahillerde top oynayan gençler görmüşsünüzdür kesin, koşma yada hareket kabiliyetlerine bakmanızı öneririm.Çim saha yada beton sahaya oranla zemini kavrama oranı daha düşüktür, yinede vücut kendini dengelemek için normalden daha fazla enerji harcar.
3+1(+1)Seks/İlişkiler/Cinsellik:
Sanki bu madde biraz sürpriz gibi mi oldu ne?Şimdi sorarsınız bana neden bu “+1” gibi de içinde üç kelime birden var?Bir düşünelim hep birlikte.
Sanki bu madde biraz sürpriz gibi mi oldu ne?Şimdi sorarsınız bana neden bu “+1” gibi de içinde üç kelime birden var?Bir düşünelim hep birlikte.
Yazın insanlar en çok ne yapmak isterler?Deniz kıyısına
gitmek, doya doya yüzmek, leziz yemekler yiyip yanında içkiler ve lezzetli
kokteyller içmek, yeni insanlarla tanışmak,arkadaşlık kurmak,kaynaşmak,değer
görmek,yepyeni ortamlara girmek,sohbet üstüne sohbet etmek,sevmek,sevilmek ve
karşı cinsle ilişki-kısacası seks- ister.En güzeli bu sonuncusu şu
konuşacağımız madde için.Neden?Yaz mevsimindesiniz, diğer mevsimlerdeki yorucu dersler
yada iş saatlerinin yükünü atmak, kısaca deşarj olmak ister insan.O gece
arkadaşlarla dışarıdasınız, hava güzel ve gökte Ay denize düşüyor, sahilde ışıklar
yanmış ve hemen arka planda kafeler mekanlar insanlar ve sohbetlerle büyülü
durumda.O da ne, bir batkınız ki grubunuzdaki elemanlardan biri bir mekandaki
kızlara selam verdi, ve gecenin devamı o yeni grup ile birlikte sürecek,
isteyin yada istemeyin.Sizin aklınızdaki plan ne idi, kader size nasıl bir plan
verdi o gece, üstüne de o bayanların içinden birinin ilgisini çektiniz ve esmer
1.68’lik êla gözlü bayan, sizi tanımak, sizinle konuşmak,sizinle birlikte olmak
istiyor.Gecenin sürprizini anlatyamacağım ama sabah uyandığınızda otel odanızda
yalnız değilsiniz.O êla gözlü bayan da sizinle birlikte.Yeni bir ilişki mi
yoksa?Geceniz nasıl geçti?(ki bu soruyu en yakın kankalar bile genelde sormak
istemez,özel hayata saygı olsun Hehe..)
Gönül ilişkileri olsun yada cinsel birliktelik olsun,
kendinizi zorlamanıza yada savaş stratejisi gibi planlar taktikler yapmanıza
hiç gerek yok.Kendiniz olun ve rahat olun.Her insan, seks hayatını renkli
tutmak ister elbette, bu kimi zaman mümkün olur, kimi zaman imkan el
vermez.Herzaman aynı renkte zevk vermez, bugün hoş olan yarın monoton olur.Kısa
süreli ilişkilerde insan kendi olmayı bilmelidir ama utancını da
yenmelidir.Neden utanıyorsunuz?Karşınızda tam fonksiyonlu bir Robocop durmuyor,
yakışıklı yada kibar-nazik bir delikanlı veya da oldukça güzel bakımlı yada
sıcak ve sevecen bir güzel bayan duruyor ve oda sizin kadar içten çekiniyor
olabilir.Uzun süreli ilişkilerde peki ne yapmalı?Fantezilere karşı açık
olmalısınız, tekrarlıyorum o gün hoş olan, yarın monoton olur.Her iki ilişkinin
de kaynağı iletişimdir.
İletişim önemlidir, ne yazık ki bizim toplumumuzda aşırı
cinsellik isteği, iletişimi bitirmiştir.Cinsellik hemen alınıp yenilecek bir
Fast-food gibi vurgulanır.Karşınızdaki partnerinizin ihtiyacını yada arzularını
bilmeden yaşanan bir cinsel birliktelikten hiçbir haz gelmez.Parayla yapılan
seksten hiçbir farkı yok bunun.Seks için, romantizmin sınırlarını iyi bilmeli
ve onları keşfetmelisiniz.Yalnız bunu söyleyerek size yatakta daha iyi
olursunuz demiyorum.Herkesin performansı aynı değildir,herkesin fantezisi yada
arzusu aynı değildir.Bunu aşmakda önce karşılıklı iletişimden geçer.Bayanlar,
erkeği parmağınızda oynatmayın; Beyler, bayanları seksi bir objeymiş gibi
görmeyin.Konuşun, paylaşın.Bir kere bu olacak, ortak paylaşımlarınız yada
fikirleriniz.”Olmaz” demeyin, olur.
İletişimi yaptınız ve hazırsınız cinsel birliktelik
için.Hâla tedirginlik mi yaşıyorsunuz?Detayı unutun.Bakın bu da önemli bir
konu, özellikle erkekler için.Delinin biri kuyunun dibinde bir nokta görmüş ve
onada “G” demiş, efendim sonrada kırk akıllın inanmış demiş ki, “Aaaa, önemli
bir noktaymış efendim bu, orayı(o bölgeyi) inceleyelim.”.Hemcinslerim beyler, sorarım
size, bayanlarda var olduğuna inanılan bu noktayı ısrarla bulmak zorunda
mısınız?Canım benim, karşında güzeller güzeli bir bayan var.Sorsana ona
hoşlandığı şeyleri.Zaten ortada bilimsel bir kanıt yok henüz bu bölge ile
ilgili.Hemen yemek yer gibi 20 dakika da FİFA’mı oynuyorsunuz siz?Birbirinizi
keşfedin.”Ön Seks” diye bir terim var, bu bile olmadan düz bir cinsel
birliktelik zevkli mi yani?İçinde müzik,özel efekt ve renk olmayan bir filmi
izlemekten bir farkı yok bana göre düz ve hızlı seksin.Masaj demek, harika bir
teori ve karşınızdaki bayan için mışıl mışıl bir uyku gibi gelecek.Bunun da
planı programı olmaz, içinizden geldiği gibi davranın ve her zaman nazikçe
tabii ki.Cinselliği plalamak onu öldürmekten beter eder, illa güzel bir otel
koridor boyunca gül yaprakları filan ve fazlası tamamen gereksiz.Araya müzikde
koymalısınız, herkesin zevkleri farklıdır diye baştan tartışma yaşamayın, çünkü
değmez.
Herkesin zevkleri farklı olduğu gibi her insan da farklıdır ve kendine has özeldir.Karşınızdaki insanı özellikle bu seks konusunda hiçbir şekilde eleştirmeyin, kimse kusursuz değil ve sizde değilsiniz.Bayan arkadaşınız, dolgun bir fiziği olabilir, bacağında belki bir yarası olabilir, çok kısa yada uzun olduğu için utangaç da olabilir.Heyecanlandığı için aşırı terliyor olabilir.Kalça ve göğüs bölgesi normalden büyük yada küçük olabilir.Karşınızdaki insanı utandırmaya hiç hakkınız yok, çünkü aynısını size bir başkası, o bayan değilse başka bir bayan yapabilir.Erkekler için de geçerli, mesela pek çok erkek cinsel organın çok kısa yada uzun olmasından şikayetçi oluyor.Biri çok zayıf iken, diğeri çok şişman yada kilolu olabiliyor.
Erkekler bu sözüm size.O akşam bayan arkadaşınızla birlikte
olacaksınız, elinizdeki o tablet yada telefon,…bırakın onu, hatta kapatın onu.Ne
yani, o güzel ân sırasında gelen bir beğeni yada bildiriye mi bakacaksın?Kapatın
lütfen.Ek olarak, tamam telefonu kapattınız, ama korkmayın saatlerce sürecek
bir seks partisine gitmiyorsunuz sonuçta.Artı o telefon ile ilişkinizi yada
yataktaki marifetinizi illa resmîleştirmek zorunda değilsiniz.Birine bir şeyler
kanıtlamak için yaptığı seksi videoya çekenler çok var, benim bile vardı
üniversite çevremde, zamanında.Kafayı seksle bozmuş bir elemanın, kızları
sadece seks yapmak için gören elemanın biri idi ve sanki bir zafer kazanmış
gibi, biz kâle almasak bile bize videolarını gösterirdi.Bir büyüğüm bu tür
insanlar için şöyle söylüyor, bu tarz insanların en büyük korkusu seksten
birgün uzak kalacak yada hiç yapamayacak olmaları.Uzak durun, böyle insandan, ben
tanıştım böylesi ile, pişman oldum ve uzaklaştım.
Seks demek, o izlemiş olduğumuz porno filmlerinde ki gibi
saatler alacak olan bir aktivite değildir, ve rahat olun o kadar uzununa hiçbir
insan dayanamaz.Şunu da unutmayalım, sadece erkekler izlemiyor pornofilmleri.Yeri geliyor bayanlarda erkeklere oranla çok azda olsa
izliyorlar.Tabii bu filmler izleniyor diye, onları örnek almanız gereksiz.Aşırı
derecede fazla izlemek de insanı hasta eder.Sonra kendinizi tam otomatik AK-47
gibi görürsünüz ve bu, bayanların hiçde hoşuna gitmiyor, bilginiz olsun.Bayanların
da çoğunluğu bu filmleri izlediklerini kabul ediyorlar, bende kendi gözümle
şahit oldum, üniversite zamanlarımda, ki o zamanlar buna hiç inanmaz iken.Eğer
sevgilinizle birlikte izleyeceksiniz, doğru tarz filmi seçtiğinizden emin
olmanız gerek.Yalnız film seçtiniz diye de, o filmdeki tüm sahneleri, kız
arkadaşınız üzerinde hemen bir gecede denemeniz de gereksiz.Erkeklerde şöyle
bir takıntılık olduğunu okudum bir yazıda, daha ilk andan bildiği tüm
marifetleri sevgilisi üzerinde denemek gibi takıntılık yapıyorlarmış.Neden?Kıza
neyi göstermeye çalışıyoruz?İlk günden 50 türlü yöntemi uyguladınız, eee
sonra?O gün hoş olan, yarın monoton olacak.Buda oldukça fazla ve gereksiz, çok
mu isteklisin, çok mu istiyorsun o akşam muhteşem bir seksi?O zaman sadece 1-2
marifetini göster ve sonrasında biraz mola ver, otur ve o bayanla biraz konuş,
ortamı yumuşat,….kısaca iletişim kurun arada bir.
Telefonunuzun yanında, televizyonu da kapatın lütfen.O anda
iken ekranda çıkan bir tartışma programına mı kafanız takılacak?Dağılmasın
aklınız.
Son olarak kısa ve öz şunu söyleyebilirim, sevgiliniz ile yada
yeni tanıştığınız insan ile yapacağınız seksi, yapmış olmak için,zafer kazanmak
için,birilerine hava atmak yada birilerini gıcık etmek için yapmayın; Karşınızdaki
insanı sevmek ,ona saygı göstermek, onu keşfetmek ,onunda ihtiyacı olduğunu ve
onunda bir insan(bay yada bayan) olduğunu bildiğiniz için yapın.
Herkese
iyi Yaz Tatilleri.
Aşk hiçbir engeli tanımaz. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder