10 Ağustos 2012 Cuma

Aç Bakalım Şu Çantanın İçini!!!

     Günlük yaşantımızın en büyük yardımcısıdır çantalarımız.Hele ki kadınların en vazgeçilmez arkadaşlarıdırlar, çünkü kadınlar neredeyse her türlü makyaj malzemesi,aynası,parası,kartı ve ne kadar işlerine yarayacak ürünleri varsa, hepsini onun içinde taşımak isterler.
     Aslında istemezler, zorundalar çünkü o kadar fazla ekipman yada ürünü bir kadın sadece üzerine giymiş olduğu giysinin topu topu 2-3 cebine tıkış tıkış edipte sokuşturamaz.Cidden yapamaz.
     Biz erkekler bu açıdan neyse ki şanslıyız, üzerimize alacaklarımız en fazla, cep telefonumuz, cüzdan ve anahtarlık olabilir.
     Belki fazladan 1-2 ufak tefek şey kabul edilebilir ama daha fazlası bizi de aşar.Hele birde iş hayatında yada belli bir sektörde bulunuyorsak o zaman çantaların bize yardımcı olma vakti gelmiştir.
     Normalde tüm erkekler bir kadının çantasında nelerin bulunduğunu iyi bilir: makyaj malzemeleri,birazcık nakit para,kredi kartı,telefon,sigara,1-2 tatlandırıcı,...v.b.
     Şimdi asıl konuya gelelim, bir tasarımcı olarak, ihtiyacım olan eşyaları bir çanta olmadan taşımam kesinlikle mümkün değil.Ancak benim çantamın, sanırım normal çantalardan biraz farklı bir yanı olacak ki, ofisimizdeki neredeyse herkes beni o çanta ile girip-çıkarken yada çantanın içinden birşey alırken yada koyarken merakla izliyorlar.
     Gerçekte işin orjinalliği bende başlıyor, çünkü kendimi pekte sıradan bir insan gibi görmüyorda, sanki her an Dünya'nın sonu gelebilirmiş gibi çantanın içinde acil durum paketleri bulunduruyorum.
     Aslında öyle değil, işim gereği tasarım dosyalarım ve kendi kişisel dosyalarım için bir taşınır diskim sürekli olarak yanımda bulunuyor.Bunun yanısıra ofiste kullanmak için bulundurduğum bir USB minik bellek, aynı zamanda bir tane de yedeği, ki nede olsa artık USB'ler oldukça ucuzlamış oldular.-Çünkü üniversitede iken aldığım 1GB'lık bir USB bellek, o zaman 15 TL idi, 32 yada 64'lük modellerin fiyatları daha da yüksekti ve üniversiteye başladığımda bu bellekler GB olarak değil MB olarak piyasada çok bulunurdu.Kusura bakmayalım ama, artık taşımamız gereken dosyaların kapasiteleri de MB seviyesini aştı.Bir arkadaşımıza sadece bir film vermek istesek(DİVX Formatlı) o bile 750 MB kadar yer kaplıyor.Yani bırakalım da USB belleklerimizin kapasitesi yüksek olsun.-
     Şimdi bu yukardaki saydıklarım teknolojik ekipmanlar; daha bitmedi demek ki.Dahası da var.
     Pek çok insan işe giderken yada evine dönerken genelde o vakti birşey ile değerlendirmek istiyor.Araba sürenlere sözüm yok onlar zaten yola odaklanmak zorundalar.Genelde otobüs,metro yada vapur ile yolculuk yapanlara yönelik söylüyorum.Radyo dinleyen oluyor, gazete okuyan oluyor, dergi yada kitap okuyan oluyor,...v.b.
     Kitap okumayı sevdiğim için, bu vakti çoğu zaman kitap okuyarak geçiririm, yada yarısını kitapla, kalan yarısını da müzik dinleyerek.Çantaya dönecek olursak, ister kalın istersede incecik olsun bir kitap mutlaka bulunur.Şu anda mesela George R. R. Martin'in TAHT OYUNLARI'nın birinci kitabını okuyorum ve itiraf etmeliyim ki biraz kalın ve ağır bir kitap çıktı karşıma bu.Yani okuması olarak, yavaş okuyorum, ama hiç olmazsa okuyor ve hikayeyi takip etmeye çalışıyorum.Kitabın yanı sıra, tam bir dergi manyaklığım var ki frenimi kaldırsam, her ay belki bir 500-600 TL'yi dergilere ödeyebilirdim.Ama o kadar dergiyede vakit ayıramam o yüzden sadece FHM,GQ,İstanbul Life,Esquire dergilerini alıyorum ve bitirene kadar da çantadan çıkarmam onları.Bazen arada bir CHİP,LEVEL,Bilim Teknik ve CNBC-E dergilerini de alırım, ama ender olurlar.-Bu dergi alma hobim yeni birşey değil tabii ki, üniversitede iken bile bu dergileri sıkı takip ederdim ki Kıbrıs'ta bunların fiyatı kargo yüzünden biraz daha fazla idi.Hatta dergi almam, bazı arkadaşlarımı oldukça deli ederdi, mesele FHM ve Esquire dergilerini sürekli alıyorum diye bir arkadaşım bu dergilerden, kızlarla tanışmak için yada onları etkilemek için gerekli hiçbir bilgi öğrenmiyorum diye beni sürekli azarlardı, ama ben yokken çaktırmadan da dergilere bakardı da, ki çoğu aldığım derginin daha ben okumaya başlamadan pek çok sayfasının birbirine yapışmış olduğunu görünce sinirlerim kaçardı(Bu noktayı hemcinslerim kesin anlamışlardır :) :) ).Mesela bir arkadaşım bu dergileri alıp okumama çok takardı, sonradan öğrendim ki kendisi okuma duygusunu kendine hiç aşılamamıştı ve hayatında sadece bir tane kitap okuduğu içinde pişmandı ve bir şeyi öğrenmenin kitaplar yada dergilerden değil, insanlarla tanışmak yada yeni yerler,kültürler ve mekanlar görmek ve gezmekle olunacağını ısrarla söylerdi.Ha bak bu konu tartışılır, git başka yerde aç bu tartışmanı.Sonuçta benim avantajım okuyabiliyordum, oysa o ikinci bir kitap okumaktan o derece korkuyordu.-
    Efendim, dergi ve kitabı da listemize ekledikten sonra geriye ne kaldı diye soranınız varsa söyleyim.Bir tasarımcı olarak, büyük küçük fark etmez, bir not defteri bizlere her zaman lazımdır.Bir ufak not defterim ve uçlu kalemimde çantamızın içine girdikten sonra geriye bişe kalmıyor derseniz, hiç şaşırmam.
     Kalanları buraya liste olarak yazayım ki, hiç olmazsa okuyucularıma çok uzun bir yazı çıkarmamış olayım.
  1. 10 TL'yi geçmeyecek olan bozukluklar
  2. Ekstra bir kalem ve özel not defteri
  3. Cep telefonu ve kulaklık
  4. Güneş gözlüğü ve kılıfı
  5. Anahtarlık
  6. A1 ölçekli(katlanmış) ve tam detaylı Samanyolu Galaksi'sinin Haritası (Haaaa??? Açıkcası bunu neden çantada katlanmış olarak tuttuğumu bende bilmiyorum henüz, cevabını bulursam sizlere de söyleyeceğim.)
  7. Vivident sakız
  8. Otobüs ve Ofis kartı
  9. İşaretleyici Lazer Kalemi (İşede yarıyor ama sunumlarda-Merak etmeyin iniş yapan uçaklara doğrulttuğum filan yok, zaten beceremem de-)
  10. Starbucks'tan alınmış Karamelli Waffle (Her an karnımız acıkabilir, atıştırmalk birşeyler iyi gelir.)
  11. Mendil (Kolonyalı olursa daha iyi.)
  12. FHM,GQ ve Esquire dergileri
İşte, çantamda olanlar bunlar.
     Aslında, ufaktan da olsa iki üç ufak parça objede var ama onları ekleme gereği duymadım listeye.Mesela onlardan bir tanesi, 14 yıl önce yazlıkta, denizin dibinde bulduğum bir deniz kabuğu idi.Üzerindeki renkleri o kadar büyüleyici ki, baktığım zamanlarda kendimi sanki serin suların arasındaymış gibi hissediyorum.
     Bence bu kadar eşya şimdilik yeter, bakarımki ileride yayan modundan çıkıpta tekerlek moduna geçerde bir araba alırsam kendime o zaman, kimbilir belki daha fazla eşya taşımaya başlarız.
     Herkese sevgiler.

Hiç yorum yok: